TARHAN Ailesinin Soy Ağacı

Doğru Bir Politika Üretemezsek Z Kuşağı Kayıp Kuşak Olacak

Gençlik her zaman vardı ancak her dönemin de kendine özgü bir gençliği... Günümüzün hızla değişen, teknolojikleşen, dijitalleşen, sanallaşan hayatı kendi zamane gençliğini de beraberinde getiriyor. Bu zamanelere yakıştırılan isimse: "Z kuşağı." Dünya nüfusu içinde oldukça hatırı sayılır bir paya sahip olan bu yeni nesil üzerine son dönemlerde fazlasıyla araştırma, soruşturma yapılıyor, bir hayli söz ediliyor, yorumlar yapılıyor, yakıştırmalarda bulunuyor. Ne de olsa kısa bir süre sonra büyük ölçüde hayatın ve işlerin dizginlerini ellerine alacak olan nesil bu olacak. Hâliyle öyle ya da böyle herkes dünyanın şartlarının şekillendirdiği bu yeni nesli anlama, tanıma çabası içinde. Kimisi yeni hedef ve müşteri kitlesini, kimisi yeni seçmen kitlesini, kimisi ise halefini belirlemek için olsa da... Son zamanlarda hayli tartışmaya konu olan yeni model gençliği, nam-ı diğer Z kuşağını; ortak eğilimlerini, temsil ettiği değerleri, halet-i ruhiyesini şekillendiren şartları ve geçmek zorunda olduğu sınavları zamanımızı iyi takip eden bir psikiyatrın gözünden dinleyelim dedik ve Prof. Dr. Nevzat Tarhan ile konuştuk.

Doğru Bir Politika Üretemezsek Z Kuşağı Kayıp Kuşak Olacak

Son yıllarda sosyal ve teknolojik hayattaki belli dönemler referans alınarak nesilleri tanımlamak hayli revaçta. Sizce belli dönemlere göre toplum kesimlerini bu şekilde tanımlamaya neden ihtiyaç duyuyoruz?

X, Y, Z kuşaklarını tanımlarken bu kuşaklar neye göre tanımlandı? Genellikle insanların sosyal temas biçimleriyle çok yakından ilgili... X kuşağı için radyo kuşağı diyoruz. Radyonun insan ilişkilerinde bilgi ve sosyalleşme aracı olarak çok önemli bir yeri var. Bu genellikle 45 yaş üstü kuşak için. Y kuşağı dediğimiz kuşak da 45 yaşına kadar olan kuşak. Bu kuşak da, özellikle 30-45 yaş arası nesil özellikle televizyon kuşağı olarak değerlendiriliyor. Z kuşağı ise şu anda internet içine doğmuş nesil, sosyal medya kuşağı. İnsan; ilişkilerinde, sosyalleşme becerilerinde sosyal medyayı baskın olarak kullanmıştır. Bu kuşak için en önemlisi iletişim alanı hâline gelmiştir. Bu özellikler nedeniyle kuşakların farklılıkları ve ortak özellikleri ortaya çıkıyor. Onlarla ilişki kurarken bu özellikleri bilmek faydalı... Hatta Z kuşağından sonra 15 yaşının altında olan kuşak da alfa kuşağı olarak söyleniyor. Dünyadaki hızlı dönüşümün bir sonucu...

Sizce Z kuşağı olarak adlandırılan zamane gençliğinin öncekilerden farklılıkları var mı? Bu kuşağın zamanın ve teknolojinin de getirisiyle kendine özgü başlıca ortak özellikleri neler?

Z kuşağının diğer kuşaklardan en önemli farkı teknolojiyle direkt temasları. Teknolojiyle çok daha içli dışlılar. Diğer taraftan da çok daha fazla özgüvene sahip, konformist bir kuşak. Ayrıca bireycilik ve bireyselleşme, kolaycılık ön planda bu kuşakta. Bu kuşağın diğer kuşaklardan farkı şöyle: Diğer kuşaklar hayatta psikolojik olgunlaşmayı zorlukları aşarak elde etmişlerdi. Z kuşağı mensupları daha bol imkânlar içinde doğdukları için hayatta birçok şeyi kolay elde ettiler. Bu nedenle varlık içerisinde olgunlaşmaları gerekiyor. Diğerlerinin yokluk içinde olgunlaşmaları daha kolaydı. Pandemi onları çok etkiledi. Bedenî konforlarının olmadığını, sosyal hareketliliğin azaldığını, eski özgürlüklerinin olmadığını görmeleri onları da küresel olarak etkiledi. Bu nedenle Z kuşağı gençler farklı bir şekilde hayatta olgunlaşma yönünden ilerleyecekler ya da ilerlemeyecekler. Bu kuşak üzerine yapılmış uluslararası çok araştırma var. Bu kuşak şöyle söylüyor:

"Neden evlenip özerkliğimden fedakârlık yapayım? Neden yıllarca borca girip on sene borç ödeyeyim?" gibi konformist ve benmerkezci özellikleri fazla. Ama bu kuşak ilginçtir çok sevimli. Öğrenmeye, yeniliğe açık çünkü sevgisiz büyümemişler. Dürtü kontrolü yapamıyorlar yani sonunu düşünerek hareket etmiyorlar.

Sonunu düşünerek hareket etmek zihinsel bir beceridir. Bu becerinin öğretilmesi gerekiyor. Bu kuşaklar bunu geç öğreniyor. Bunun için bu kuşakta gecikmiş ergenlik vakaları çok fazla. Ergenlik bir türlü bitmiyor.

Bu özellikleri nedeniyle fazla zihinlerini zorlamaya mecbur kalmadıkları için çoklu dikkat becerileri daha gelişmiş. Aynı anda birkaç işle meşgul oluyorlar ama bir işte uzun süre sebat edemiyorlar ve çalışmayı fazla sevmiyorlar. Kolay yollarla hayatta var olmak istiyorlar.
Daha çok kısa vadeli düşünmeye yatkın bir kuşak. Orta ve uzun vadeli değil, anlık zevklerini düşünüyorlar. Popüler kültürü hiç sorgulamadan kabul ediyorlar. Bunun için popüler kültürdeki kültürel emperyalizmin hedefi olmuş durumda bu kuşak. Aceleciler ve sabırsızlıkları çok fazla. Ve kendilerini ifade etme konusunda daha başarılılar. Finansal okur-yazarlıkları düşük. Para harcarken insan her şeyi almak ister. Ama bu benim isteğim mi, ihtiyacım mı? İstek ve ihtiyaç dengesini kuramıyorlar.
İktisatta makbul olan, kaynakları amaca yönelik harcama. Hatta Arapçada iktisat kelimesi maksat kökünden geliyor.

Para konusunda maksadı düşünmeyen sadece o anki zevkini düşünen bir kuşakla karşı karşıyayız. Sosyal normlara uyma konusunda çok hoyratlar. Sosyal normlardan rahatlıkla "özgürlüğümü kısıtlıyor" diyerek vazgeçebiliyor.
Kapitalist sistemin şu tezi vardır: İnsanlarda "sen çalış ben yiyeyim algısı" oluşturuyor. Bu algıyı bu kuşakta çok fazla görüyoruz. Eğer biz bu kuşağa iyi ve güzel şeyler öğretmezsek onlara psikolojik olgunlaşmayı öğretemeyiz. Z kuşağının hiçbir kuşakta olmadığı kadar bilimsel bilgelik eğitimine ihtiyacı var. Bunu öğretemezsek ileride üreten değil tüketen kuşak olur. Bir diğer özellikleri de; iç kontrol duyguları düşük, dış kontrol gerekiyor. İç kontrol duyguları: İç disiplin gelişmesi, öz yönetim, öz bilinç olması. Bunu yapamıyorlar. Dışarıdan engellenince duruyorlar. İç disiplinde bilgelik eğitimidir. Kuşaklara hayat bunu kendiliğinden öğretmiyor. Onlara bilimsel olarak öğretmek gerekiyor. Eğitim sistemine yeni modüller eklememiz gerekiyor. Bunlarla bunu aşabiliriz.

Dünyada nesiller üzerine (özellikle Z kuşağı üzerine) yapılan araştırmalarda artış gözlemleniyor. Bunun nedeni sizce neler olabilir? Bu tanımlamalarda bir dönemin neslinden bahsederken adeta tek bir insan tipinden bahsediliyor. Bu ne kadar gerçekçi? Günümüzde de toplumlar, kültürler ve sosyal şartlar arasında bunca fark söz konusuyken tüm bir nesil tek bir prototipe indirgenebilir mi?

Daha önce dünyada ekonomik hareketlilik, sosyal hareketlilik ve değişim hızı düşüktü. Bilginin yarı ömrü daha önceleri otuz seneydi şimdi ise üç beş seneye düştü. Bilginin bu kadar hızlı değiştiği, sosyal, ekonomik değişimin ve bilgi akışının bu kadar yoğun olduğu dönemde bu kuşaklarda da değişimin hızlı olması nedeniyle sosyal bilimcilerin bilginin en değerli, en önemli iletişim aracı olduğu çağda gençlerle ilgili, gençlerin ihtiyacını algılayacak, onların duygularını etkileyip yönetebilecek ve hatalar
yapmamalarını sağlayacak yaklaşımlara ihtiyaç var. Bu nedenle Z kuşağı için ayrı bir proje yapılması gerekiyor, bilimsel çalışmaların bu kuşak üzerinde yoğunlaşması gerekiyor. İnsanların ve dünyanın geleceğiyle ilgili karar vericiler bu kuşaklar olacak.

2023 yılına gelindiğinde bu gençlik ülkemizde seçmen kitlesinin yüzde 20-25 kadarını temsil edecek görünüyor. Bu nedenle siyasi partilerin Z kuşağı üzerine eğilme stratejileri söz konusu. Bu durumu nasıl yorumluyorsunuz?

Böyle bir durumda bu yaş grubunu iyi analiz etmemiz gerekiyor. Fransız İhtilalimdeki söylemleri ve Osmanlı'nın son zamanlarındaki sloganlarını bir düşünün: Hürriyet, müsavat, adalet ve uhuvvet. Şu anda gençlere bakın; daha çok hürriyet, özgürlük istiyorlar.
Daha çok adalet, daha çok fırsat eşitliği ve daha çok uhuvvet, barış istiyorlar. Gençlerin psikolojik ihtiyaçlarına cevap verilemezse onlarla aynı dili konuşamayız. Z kuşağıyla iş birliğinin formülü aynı dili konuşmaktan geçiyor. Abdülhamit çok büyük bir sultandı, çok büyük işler yaptı. Ama 1911'de Trablusgarp savaşlarıyla birlikte 11 sene savaştı Osmanlı ve bu yetişen gençlerin çoğunu kaybetti.

Ama kalanlar da Abdülhamit ile aynı dili konuşmadıkları için onu deviren gençler oldu. Abdülhamit'in yöntemi şuydu; o zaman düşman çok olduğu için güven toplumu oluşturmak istedi. Güvenlik toplumu demek istihbarat toplumu demek... Toplum ikinci meşrutiyete kadar korku duygusuyla yönetildi.

Röportaj: Yunus Aslan

Kaynak: Lacivert Dergisi Eylül 2020


Okunma : 6785

 

İlgili

Haberler

Foto Galeri