TARHAN Ailesinin Soy Ağacı

“Deprem olacak” korkusu İstanbullunun psikolojisini bozdu!

Olası İstanbul depremi tartışmaları ve hazırlıkları sürerken konunun sıkça gündem haline gelmesi İstanbullunun psikolojisini bozdu. Vatandaşlar durup dururken “Sallanıyorum, deprem mi oluyor?” korkusu yaşıyor. Prof. Dr. Nevzat Tarhan ruh sağlığımızın etkilendiğine dikkat çekerek uyarılarda bulundu.

Son zamanlarda olası Marmara depremi üzerinde yeniden duruluyor. Bu felaketin gerçekleşmesi durumunda İstanbul'da yüzbinlerce binanın yıkılacağı ve çok sayıda vatandaşın hayatını kaybedeceği belirtiliyor.
Hazırlıkların devam ettiği mega kentte yaşayanlar 17 Ağustos 1999'dan beri adeta depremle yatıp depremle kalkıyor. Kahramanmaraş merkezli iki büyük depremin de etkisiyle İstanbul’da her gün “deprem olacak” endişesi vatandaşların psikolojisini olumsuz yönde etkiliyor. İstanbullu adeta depremle yatıp depremle kalkıyor. Peki her gün bu konunun gündeme gelmesi psikolojik açıdan  ne kadar doğru? Hayatı kabusa çeviren bu belirsizle İstanbullu nasıl başa çıkacak? Depremzede olmadan depreme psikolojik olarak hazırlanmak ne kadar mümkün?
Üsküdar Üniversitesi Kurucu Rektörü, Psikiyatrist Prof. Dr. Nevzat Tarhan tüm bu soruların cevabını haberglobal.com.tr’den Şifa Kaymak’a yanıtladı.

“Her gün bu konunun gündeme gelmesi ruh sağlığımızı olumsuz etkiliyor”

Psikiyatrist Prof. Dr. Nevzat Tarhan, böylesi önemli bir konunun sürekli gündem haline gelmesinin yan etkileri olabileceğine dikkat çekerek “Her gün bu konun gündeme gelmesi bir insana “evinizdeki yılanla yaşayın” demek. Ruh sağlığımızı olumsuz etkiliyor. Psikolojik olarak doğru değil kaygı yükselir ve kişinin kaçınma davranışı yükünü artırır.” dedi.

İstanbullu kendini sürekli sallanıyor hissediyor

İstanbullunun psikolojisini bozdular. Vatandaşlar durup dururken “sallanıyorum’ deprem mi oluyor? Demeye başladı.. Ve bu cümleyi depremi hayatında yaşamayan sonradan buraya yerleşen İstanbullulardan da sıkça duyar olduk. Prof. Dr. Nevzat Tarhan konuyla ilgili felaket tellallığına yapılmaması gerektiğini vurgulayarak, “Depremle ilgili farkındalık gerekli. Yapı stoğunun dayanıklı olmadığı kesin. Bu gibi durumlara korku yayarak değil bilimsel açıdan devam etmeli. İnsanı en rahatsız eden kişiyi yanlış şeylere iten belirsizlik ve bilinmezliktir. Korku vermek yerine yol haritası çizmek ve kanıta dayalı hareket etmek gerekir. Bir yandan depreme duyarlılık artırırken bir yandan psikolojileri bozulabilir. Bu nedenle artık bu konuda korku ve felaket tellallığı yapmak yerine yol haritasını anlatmak gerekir. Ümitleri ayakta tutacak çabaları ve gayretleri ele almaları gerek.” şeklinde konuştu.

İstanbullu'nun yaşadığı korku deprem mi, enkaz altında yaşam mücadelesi vermek mi?

İstanbul depreminin sıkça gündeme gelmesiyle birlikte vatandaşların yaşadığı korku da kişiden kişiye değişkenlik gösterebiliyor.
Peki İstanbullu depremi yaşamaktan mı, enkaz altında yaşam mücadelesi vermekten mi, yoksa ölmekten mi korkuyor? bu soruya Tarhan "İnsanlar kişilik özelliklerine göre değişir geçmişte travması varsa daha şiddetli yaşar yakınını kaybetmişse daha ayrı yaşar. “İstanbul güvenli değil, hayat güvenli değil” diyenler çoğaldı.. Bu söylentiler depremle ilgili çalışmalara da zarar veren durumdur. “Kötü dünya sendromu” yaşıyoruz bunlara 3 türlü tepki veririz; 1) içine kapanır depresyona gireriz. 2) Saldırganlaşır şiddet olaylarına yöneliriz. 3’üncüsü kaçınma davranışına itiliriz. İstanbul güvenli değil diyerek uzaklaşmak isterler.. Bu durumdan etkilenen sadece vatandaşlar değil Anadolu’dan İstanbul’a gelmek isteyen uzmanların da deprem kaygısından dolayı gelmediklerini biliyoruz” yanıtını verdi.

Asrın felaketi olarak değerlendirilen Kahramanmaraş merkezli deprem sonrası depremzede psikolojisi için çok çeşitli çalışmalar yapıldı. Peki depremzede olmadan depreme psikolojik olarak hazırlanmak ne kadar mümkün? 

Tarhan bu soruya şöyle yanıt  verdi;
Bir kere İstanbul’da deprem kuşağındayız öncelikle bunun bilincinde olmamız gerekir.. Gerçekleri inkar etmemeliyiz bazıları inkar ediyor. Depremin uzak ihtimal değil de yakın ve mümkün olabileceğini kabul etmemiz gerekir. “Bulunduğum yer de deprem olursa ne yaparım” bunu için hayat üçgenini bilmek gerekir deprem çantalarını hazır tutmak ve evimizin de güvenli olup olmadığını kanıta dayalı bilgi ile somut adımlar atmalıyız.. Bir apartman yönetiminde bu konuyu gündeme almak gerekir. Tüm önlemler alındığı takdir de kaygımız azalacaktır. Konu aklımıza geldiğinde “tüm adımları attım güvende hissediyorum” diyerek stres yükümüz azalacaktır. Deprem konusu aklımıza geldikçe kendimi güvende hissedeceğiz. Deprem tolere edilecek bir afet değildir.

“Bazı olayları zihnimizde mumyalaştırmamalıyız”

Tarhan “Yaşanan şok unutulmaz ama 2 ay önce yaşanan bir olayı dün yaşanmış gibi yaşarsanız da taşıyamazsınız. Burada en büyük hata travmayı mumyalaştırmaktır" sözünü yeniden vurgulayarak "Depremin üzerinden zaman geçmesine rağmen düdükle yatanlar kaskla dolaşanlar ufak bir sarsıntıda kapıya koşanlar... Bu travmayı canlı tutan hareketlerdir posttravmatik stres bozukluğu; rüyalar görme, sıçrama ve irkilme flashback dediğimiz yani yaşananları film şeridi gibi tekrar ediyoruz. Bunun için uzman desteği gerekli. Bu kaygıların ardından bünyede mide kalp rahatsızlığı gibi hastalıklar da ortaya çıkıyor. Bu gibi olayları zihnimizde mumyalaştırmamak gerekiyor. Travmaları kabullenmek gerekir ve onları yönetmek önemli” ifadelerini kullandı.

“Somut adım atın kendinizi güvende hissedin”

Tarhan deprem öncesi ve sonrasında oluşabilecek psikolojik sorunlarımızı en aza indirmek için şu tavsiyeleri verdi; 
“Öncelikle gaflet içinde olmamak somut adımlar atmak gerekir. Bireysel olarak bana düşen, aileme düşen görev ve devlete düşen görev ne? Bunların çözmek gerek. Sağlıklı olmayan savunma yönteminde; kişi kendi bir şey yapmıyor belediyeyi suçluyor, devleti suçluyor oysa kendi hiçbir tedbir almamış hiç bilgi edinmemiş. Muhakkak kriz planı olmalı ve sonrası için de. Depremde geç müdahaleleri neden kaynaklandığını son depremlerde gördük. Plan yok tedbir yok hazırlık yok. Bunlar bizi somut olarak hem deprem hazırlar hem de psikolojik olarak güvende hissettirir normalimiz olmasını sağlar. Böylece akıl sağlığımızı da korumuş oluruz.”

HABER GLOBAL
 

Okunma : 1084

 

Haberler

Foto Galeri