TARHAN Ailesinin Soy Ağacı

Beyin yıkama tekniğiyle 15 günde canlı bomba!

Beyin yıkama tekniğiyle 15 günde canlı bomba!Türkiye ve dünyaya yapılan en kanlı eylemlerin arkasındaki canlı bombaların korkunç gerçeği ortaya çıktı. Uzmanlara göre özel beyin yıkama teknikleriyle hafızasından iyi anılar silinen sıradan bir genç 15 gün en fazla 1.5 ayda intihar komandosuna dönüşüyor.

Terör kanlı yüzünü İstanbul’da bir kez daha gösterdi. Atatürk Havaalanı’na düzenlenen canlı bomba saldırısında 44 kişi hayatını kaybetti, 237 kişi yaralandı. Dünyanın kanını donduran saldırının detayları canlı bomba gerçeğini gözler önüne serdi. Vicdan taşıdığına dair en ufak bir belirti göstermeyen gözü kara caniler, kan donduran vahşetin ardından kendi ceset bütünlüğünü bile düşünmeden üzerlerindeki bombayı patlattılar. Çoğunluğun aklına yine aynı sorular takıldı: Bir insanın cani olma potansiyeli genlerinde midir yoksa sonradan mı gelişir? Sıradan bir insan cani olabilir mi? Üsküdar Üniversitesi Rektörü Psikiyatrist Prof. Dr. Nevzat Tarhan, beyin yıkama tekniğiyle bunun mümkün olabileceğini söylüyor. Ailelere çocuklarını iyi gözlemlemeleri tavsiyesinde bulunuyor. Son yıllarda teröristlerce kullanılan beyin yıkama sürecinin kişiden kişiye göre değiştiğini açıklayan Prof. Dr. Tarhan “Ortalama bir süre verilecek olursa dört-altı hafta arası olabilmektedir. Kişi istekli ise; kin, öfke, nefret, öç ve duygusal dinamikler varsa bu kişiye kimyasal ilaçlar da veriliyorsa süre çok daha kısalabilir. 15 güne kadar inebilir. Seçilen kişi bu süre zarfında belirli amaç doğrultusunda yönlendirilebilir” bilgisini veriyor.

Umudun bittiği yerde suç başlar

Bunun arka planında hayatta kaybedeceği bir şey olmayan kişilerin olduğunu görüyoruz. Özellikle ümidin tükendiği anda işlenen suçlar vardır psikolojide. Mesela tavuk korkak bir varlıktır ama yavrusunu kurtarmak için kendisini tehlikeye atar, alevler içerisindeki yuvasına dalar yavrusunu kurtarır ya da köşeye sıkıştığı an aslana saldırabilir. Canlı bomba psikolojisinde iki şeyin dinamiği vardır: Birincisi insan ümidi tükendiği an her şey yapabilir. İkincisi de bu kişilerin kaybedecek bir şeyi yoktur ve yaşama sebebi ortadan kalkmıştır. Yaşama sebebi ortadan kalktıktan sonra kendini yok etme konusunda haklı hissetmeye başlar. Baktığımızda bu tarz kişilerin terör kurbanı olduğunu görürüz. Canlı bomba olma isteği çocukluk döneminde çoklu travma geçirenlerde ve kurulu düzen tarafından çok şiddetli terörize edilmiş ailelerde görülüyor. Bu ailelerin terör hikâyelerini dinleyerek büyümüş olan çocuklarında yahut hapishanelerde işkenceye uğramış kişilerin aile içerisinde anlattıklarıyla 10-20 yıl önce benim annem, babam ya da kötü muamele gördüler. Büyük bir zulme, haksızlığa uğradık, kimliğimiz aşağılandı tarzındaki bilgilerle dolmuş çocuklarda çok şiddetli bir öç alma duygusu ortaya çıkıyor. Kimlikleri ve idealleri için feda ediyorlar kendilerini. Böyle bir durumda bunun öcünü almam lazım tarzında intikam duygusunun yüceltildiği kültürler de çok fazla var. Bu tarzda ki intihar eylemcilerinin arka plandaki psikolojisinde de bu var.

Önce telkini kullanıyorlar

Şehitlik kültürünü canlı bomba eğitiminde kullanıyorlar ve bunu çocuklara öğretiyorlar. Onlara senin için bu dünya zaten ölümlü dünya, bu dünya zaten çile, daha iyi bir dünyaya geçebilirsin diyorlar. Sonrasında cennetin örnekleri denilebilecek yaşantı örnekleri veriliyor. Numuneler tattırılıyor ve ölümden sonra sizi bu şekilde bir hayat bekliyor tarzında şehitlik duygusunu çok anlamlı bir şekilde aşılıyorlar ya da ırk kimliğini yücelterek, kendi ırkımızı kendi kültürümüzü kimliğimizi korumak için kendimizi feda edebiliriz tarzında yetiştiriyorlar. Kişilerde şehitliği idealize ediyorlar, sonra da bunları canlı bomba olarak kullanıyorlar.

Katliam anında hipnotize durumdalar

Kişi, artık hipnotize olduğu için onu dini bir tören gibi yapıyor. Bende öleceğim, bende parçalanacağım ve vücudunu parçalanacak gibi görmüyor, algı körlüğü oluşuyor. O, daha sonraki hayalindeki hedefi ve böyle bir olaydan sonra bırakacağı izi düşünüyor. Çevresi tarafından onaylanmayı ve bu onaylanmanın etkisiyle de yaptıklarını idealize etmiş oluyor ve bu olaya kilitleniyor, buna da hedefe kilitlenme deniyor. Bir örnekle açıklayacak olursak, kediler dördüncü katta olmasına rağmen kuş gördüğü zaman düşeceğini bildiği halde kuşu yakalamak için atlar, kuşu yakalar ama dört kat düşer. Bu bir beyin fonksiyonudur. Hatta şimdi futbolculara biz zihin eğitimi verirken o kedinin kuşu yakalamaya odaklanması gibi biz de futbolcuları öyle bir kilitleyelim ve oynatalım ki etraftaki küfürleri duymasınlar, başkalarına karşı öfkelerini kontrol etsinler ve sadece maçı düşünsünler diye kullanıyoruz.

Cesaret hapı ve intihar notu

Felsefe olarak bunu kafasında oturtmuş kişilere cesaret vermesi için madde kullanılıyor. Bu maddelere cesaret hapı deniyor. Amfetamin grubu ilaçlar var. O ilaçlar alındığı zaman kişi kendinde aşırı cesaret hissedebiliyor. Mesela o maddeyi alan bir kişi elini elma sanıp kestiğini biliyoruz. Hatta intihar otu diye bir ot var Sri Lanka adasında. O ot tespit edildiğinde Birleşmiş Milletler dünyaya yayılmasın diye Sri Lanka adasına 110 milyon dolar bağış yapıyor. Otu çiğneyenlere cesaret geliyor, rahatça intihar edebiliyorlar, böyle kimyasallar var. Doğal olarak da üretilen maddeler bunlar. Esrar gibi maddeler kişiyi yatıştırıyor, cesaret vermiyor. Pasifize ediyor ama sentetik uyarıcıların hepsi cesaret veriyor.

Kadınları neden seçiyorlar

Kadının bağlanma duygusu erkeklere göre daha fazladır. Mesela erkeğin kadına sarılması kadında oksitosin hormonu salgılatır normalde. Şimdi kadınlar bu özelliği nedeniyle bağlanma konusunda daha açlar. Bir ideale daha çok kendilerini feda edebilirler. Bu konuda daha sadık olabilirler, psikolojik olarak daha açlar.

Medyanın etkisiyle travmalar küreselleşti

Teröre maruz kalanlarda kötü dünya sendromu duygusuna kapılmamaları için toplumda güven olup olmadığına bakılır. Eğer güven varsa böyle durumlarda bazı kişilerde önce bir şok etkisi yapar. İlk olarak birinci derecede yakınları kurban olan kişilerin, ateş en çok onları yaktığı için maruz kalırlar fakat medyanın etkisiyle şimdi travmalar küreselleşti. Bu 11 Eylül 2001 İkiz Kule bombalamasında normalde o bölgede birkaç yüz bin kişiyi etkiledi. Ama televizyonların etkisiyle bütün Amerika günlerce onu konuştu, bütün sohbetler onun oldu ve bu da çoklu travmaya dönüştü. Zaten terörde amaç dehşet ve korku uyandırıp insanları rutin yaşayışın dışına kaçırmak, ekonomik ve sosyal hareketlilikleri durdurmak. Bunu istiyorlar. Ekonomik ve sosyal hareket durmazsa terör sonucuna ulaşamaz. Oradaki kurbanlar açısından ümit duygusunun kaybetmemeleri önemli. Bir kısım kesim travma nedeniyle ciddi şekilde alkolik oluyorlar mesela.

Beyin yıkamada ilk aşama

Annesi, babası zulme uğramış kişiler bu tür eylemlere daha çok meyil etiği için böyle kişileri buluyorlar. Kapalı grup oluşturarak sen yüksek bir ideal için intihar edersen tarihte iz bırakacaksın tarzında telkin ediyorlar. O şekilde anlatıldığında kişi hipnotize oluyor. Aynı şeyi bir insana yüzlerce defa tekrar ettiğiniz zaman ve farklı bir uyaran duymadığı zaman o uyaranı kişi standart olarak kabul ediyor. İnsanda öyle bir psikoloji vardır. Farklı düşüncelerden uzak kaldığı zaman aynı telkine maruz kalanlarda gerçeklik algısı değişiyor. İntihar eylemcisi olacak kişileri uyaransız bırakarak insanlardan izole ederek kamplarda eğitiyorlar ve intihar bombacısı yapıyorlar.

Bombacıya aynı şeyler binlerce kez dinletiliyor

Genellikle bir kimsenin intihar bombacısı olabilmesi için önce zihinsel olarak hazır olması gerekir, daha sonra çeşitli pratiklerden geçirilmesi gerekiyor. Grup olarak geçiriliyor ve bu kişilere beyin yıkama yöntemleri uygulanıyor. Beyin yıkama yöntemlerinin de özel bir tekniği var. Kişi uyaransız bırakılıyor ve binlerce defa aynı şey tekrar ediyor. O kişi buna artık hayatın tek gerçeği gibi inanmaya başlıyor. Bu gibi beyin yıkma yöntemleri yapılıyor. Bunlar var mı, yok mu onlar araştırılır. Bu kimse böyle bir süreçten geçmiş mi buna bakılır. Hatta narko analiz diye bir yöntem var, damardan iğne ile verilerek kişinin bilinç baskısını kaldırıp o kişinin bazı bastırdığı duygular, korkular varsa onlar ortaya çıkarılıyor. Mesela eskiden 70’li yıllarda CIA Lsd’ yi kullandı. Lsd’ yi kullanarak kişileri konuşturarak sakladığı bilgilere ulaşmaya çalıştı. Daha sonra bu insan haklarına aykırı bulundu ama bunun daha Lsd olmayan fakat tedavi yöntemi olarak kullanılan kimyasal hipnoz denilen bir hipnoz metodu kullanılabilir. Bu kişinin bastırdığı duygular korkular var mı? Analiz yapılır, buna göre bu kişi hastayım, pişman oldum diyorsa ve rüyadan uyanmış gibi birden bire bu işten uyanıyorsa tedavi de edilebiliyor ya da rehabilitasyona alınabiliyor.

Amaç kötü dünya sendromu uyandırmak!

Burada üç türlü tepki var: Biri kötü dünya sendromu denilen bir durum. Terör gruplarının da maksadı böyle bir sendrom uyandırmak. Sistem kötüye gidiyor, düzen kötüye gidiyor, dünya kötüye gidiyor, güvencede değiliz şeklinde bir psikoloji oluşturmak istiyorlar. Ümit duygularını yok etme, karamsarlık oluşturmak istiyorlar. Bu duyguya katılanlar olabiliyor ama yönetimin güç, kontrol bende demesi ve güven vermesi bunu dağıtıyor burada.

STAR

Okunma : 6812

ÜHA

 

Haberler

Foto Galeri