TARHAN Ailesinin Soy Ağacı

Askeri Kurumlarda DeÄŸerler

Askeri Kurumlarda DeÄŸerlerGiriÅŸ

Askerlik mesleÄŸi, savunma ve savaÅŸmayı gerektirir. Askerler, vatanını seven, onun için gözünü kırpmadan canını veren kiÅŸilerdir. Savunma yanında savaÅŸ sanatını bilme, mesleki hiyerarÅŸiye uyma, stratejik karar verebilme askerlik mesleÄŸinin gerekliliklerinden bazılarıdır. Ancak askerliÄŸin en önemli gerekliliklerinden biri, deÄŸerlere baÄŸlı olmaktır. DeÄŸerlere baÄŸlı olmadan vatanı sevmek, vatan için canını vermek olası deÄŸildir. Askeri en önemli bir diÄŸer husus, savaşın gerekliliÄŸine inanmaktır.
KiÅŸinin savaşın gerekliliÄŸine inanması ve kendi savaşı olarak görmesi, mesleÄŸini yapışında arzulu olma sonucunu ortaya çıkarır.

Askeri kurumların ayakta kalması için toplumdaki deÄŸerlerden bazıları daha çok öne çıkmaktadır. Askeri kültürel kimlik için önemli olan bu deÄŸerler; “itaat ve disiplin”, “vatanseverlik”, “ÅŸehadet” “ahlaki deÄŸerlere sahip olma” ve “liderlik” olarak sıralanabilir. Bu beÅŸ deÄŸeri yaÅŸatamayan askeri kurumlar, kriz anında dağılmaya mahkumdurlar. Özellikle anti sosyal olarak kabul edilen; sosyal normlara uymayan, kolay suç iÅŸleyen, sadece kendi çıkarını düÅŸünen kiÅŸilik özellikleri, askeri kurumun hastalığıdır.

Bu kiÅŸilik özelliklerini iyi tanıyıp büyümemesi için çabalamak önemlidir. Askeri ortamın disiplinin bozan her davranış tehlikeli olduÄŸundan küçük iken ayırt etmek önemlidir. DiÄŸer taraftan askerin savaÅŸması için savaÅŸ ideolojisinin uÄŸrunda fedakarlık yapılmayı saÄŸlayacak deÄŸerlerin varlığı gerekmektedir. Bu çalışmada askeri motive eden veya engelleyen deÄŸerler hakkında bilgi verilmektedir.

Kültürel kimlik nedir?

Kültür, toplumu bir arada tutan kurallar ve standartlar kümesidir. Kültürel kimlik, bir toplumun kendine özgü, ayırt edici, inanç, algı ve soyut deÄŸerlerinin bütününü ifade etmektedir. Bu deÄŸerler, toplum üyeleri tarafından paylaşılır ve toplum üyeleri tarafından yaygın biçimde kabul edilir. Hem insan davranışını ve bu davranışın yansımalarını kültürel deÄŸerler oluÅŸturur. Kültürel kimlik, bireylerin kiÅŸisel çıkarları ve toplumun ihtiyaçları arasında denge kurma iÅŸlevini yerini getirir.
Ayrıca kültürel kimlik deÄŸiÅŸme kapasitesine de sahip olmalıdır. KiÅŸilik geliÅŸimi ile kültürel kimlik arasındaki yakın iliÅŸkinin olduÄŸu bilinmektedir.

Kültürün aktarımı ve öÄŸrenilmesinde önemli iÅŸlevi olan sosyal baÄŸlar, toplumdaki bireyleri ve grupları bir arada tutan soyut deÄŸerlerdir. Dil, din, sevgi, saygı, güven, sanat, eÄŸlence, yemek zevki gibi gelenekler ve ahlaki deÄŸerler sosyal baÄŸları oluÅŸturur ve bireylerin duyuÅŸ, düÅŸünce ve davranış biçimlerinin paylaşılması olarak tanımlanır. Paylaşılan idealler, deÄŸerler ve standartlar bireyin eylemlerini anlaşılır kılar. Birey olmadan toplum olmayacağı gibi kültürsüz bir toplum da düÅŸünülemez. Ä°nsan dışında sadece karınca ve arılar sosyal varlıklardı.

Kültür ÖÄŸrenilir Mi?

KiÅŸilik, bireyin kendine özgü ve ayırt edici duyuÅŸ, düÅŸünüÅŸ ve davranış biçimidir. Bir insanın baÅŸarılı olup olmayacağı, baÅŸka kültürlere karşı güvensiz davranıp davranamayacağı "sosyal kalıtımla" geçer. Kültürel bilgi, bireyden bireye, toplumdan topluma iki yolla aktarılır. Bunlardan ilki, biyolojik olarak aktarımdır. Ä°kincisi ise öÄŸrenme yoluyla aktarımdır. Biyolojik ihtiyaçlar; yeme, içme, uyuma, barınma, korunma, arkadaÅŸlık ve cinsel doyumdur. Biyolojik ihtiyaçlarımızı kalıtım belirlerken bu ihtiyaçları giderme tarzını isekültür belirler.
Sevme-sevilme, övme-övülme, deÄŸer verilme, kendini güvende hissetme hissetmeme, baÅŸarılı olma-olmama gibi psikolojik ihtiyaçları ise hem kültür hem biyolojik kalıtım belirlemektedir.

Kültürlenme (Enculturation), bir kuÅŸaktan diÄŸer kuÅŸaÄŸa kültürün aktarılmasına verilen addır. Kültürel aktarımda en çok kullanılan sembol ise dildir. Dil kültürün aktarımında en iÅŸlevsel araçtır. Kültürlenmeyi saÄŸlamanın yanı sıra dil, kültürün öÄŸrenilmesine de aracılık eder.
Kültürlendirme, doÄŸumdan hemen sonra baÅŸlar. Ä°lk etkileyen ev halkıdır. Hane halkı, nasıl yapılandıysa kültürel aktarım da aynı yapıya göre gerçekleÅŸir.
Kültürel aktarımın ya da kültürlenmenin temel taşı ailedir ve ailenin zayıfladığı, parçalandığı toplumlarda kültürlenme belirsizleÅŸir. Bu nedenle kültürlerin geleceÄŸi için toplumun yapı taşı olan ailenin özel korunmasına ihtiyaç vardır. Kültürlenmede herkes birbirinin öÄŸretmenidir. Çocuk çocuÄŸa öÄŸretmenlik yapar.

Günümüzde en güçlü kültürlenme araçlarının giderek kitle iletiÅŸim araçları olduÄŸu görülmektedir.
Ä°nsan çevresi ile psikolojik bir duvar oluÅŸturursa ve psikolojik alanda belirsizlik yaşıyorsa deÄŸiÅŸimi deÄŸil korunmayı hedefler. DeÄŸiÅŸime karşı korku oluÅŸur. Kültürlenme olması için kiÅŸinin kendini güven içinde hissetmesi gerekir.
Ä°nanmak, evrendeki konumunu bilmek, evreni bütüncül ve dengeli olarak algılamak gibi evrensel ihtiyaçları giderebilen birey, belirsizlik ve yapısızlıktan uzaklaşır. Kendini evrende güvende hisseder. Kendini evrendeki konum olarak belirli bir yapı içerisinde görebiliyorsa deÄŸiÅŸime, etkilenmeye, ikna olmaya açık hale gelir.

Evrenle ilgili açıklamaların doÄŸasında objektifliÄŸin asla olamayacağı gerçeÄŸiyle yüzleÅŸmekte ÅŸaÅŸkınlık duymamalıyız (Haviland, 2002). Ä°nsan beyninde yeniliÄŸi arama geninin olduÄŸuna en büyük kanıt insandaki deÄŸiÅŸim arzusudur. Bu arzu bastırıldığında kültürel aktarım yani sosyal kalıtım çalışamaz. Bin yıl önceki örümcek, yuvasını aynı ÅŸekilde yapıyor; ama insan, sürekli düÅŸünce gücüyle  özgün bir yaratıcılık içerisinde geliÅŸmektedir.                                                                                                                                                                                                                    
 
Kültürel Uyum Nasıl Bozulur?

Kültürel uyum, bireyin toplum üyeleri tarafından yaygın kabul edilen deÄŸerlere uygun tutum ve davranışlara sahip olmasıdır. SavaÅŸlar, göçler ve siyasi müdahale kültürel uyumu bozma özelliÄŸine sahip olaylardır. Bozulan kültürel uyumun bedelini bireyler öder.
Mutluluk düzeyi bozulmuÅŸ, yalnızlığa itilmiÅŸ, çatışmanın çok yaÅŸandığı toplumsal yapı kültürel uyumun bozulmasının sonucu olarak ortaya çıkar. Sosyal standart ve kurallar bozulduÄŸunda toplumdaki suç ve ÅŸiddet oranı artacaktır. Bu durumda antisosyal bireyler, yanlış öÄŸrenme ile belirginleÅŸecektir.                                                                                                                                                                                                                                                            

 Makine - Kültür Benzetmesi

Bir makinenin fonksiyonel anlamda çalışabilmesi için parçalarının birbirleri ile uyumlu olması gerekir. Uyumsuz bir parça, makineyi çalışmaz hale getirir. Aynı ÅŸey kültürler için de geçerlidir (Haviland, 2002) Kültürün bir parçasındaki deÄŸiÅŸim, diÄŸer bölümleri etkiler ve beklenenden daha büyük ÅŸiddetle kaos ortaya çıkar. Bu sebeple kültürel deÄŸiÅŸimin yavaÅŸ ve sosyolojik fazlara uygun biçimde olması, doÄŸal süreç olarak algılanır. Aksi durumda toplumdaki soyut deÄŸerler zarar gördüÄŸü için bölünme ve ayrılıklar yaÅŸanır, alt kültür grupları oluÅŸur, radikal kültürler geliÅŸir. DiÄŸer canlılarda kültürlenme bilinci yoktur. Zira kiÅŸinin kendilik bilinci ile kültürlenme arasında doÄŸru orantı vardır.
Kendilik bilinci, kiÅŸinin zaman ve mekânda bir nesne olarak kendini algılaması, tanımlaması, varoluÅŸunun farkına varması, kendisine deÄŸer ve önem atfetmesidir. Ä°nsanın kendini deÄŸerlendiren, tepki veren, seçme yeteneÄŸi olan bir birey olarak algılamasının biyolojik temeli vardır. Beyninin ön alın lobları (frontal alanlar), zaman kavramı ve varoluÅŸ kavramının kodlandığı genetik ÅŸifreler taşırlar. Ä°nsan dışında hiçbir canlı kendi var oluÅŸunun farkında deÄŸildir ve geçmiÅŸ-gelecek gibi zaman kavramını bilemez.
 
 Askeri Kurumlarda DeÄŸerler

Kendine güvenen, kiÅŸisel baÅŸarıyı yücelten insan yetiÅŸtirilmesi, kültürel ve toplumsal geliÅŸim için önemlidir. Bağımsızlık eÄŸitimi, kendine güvenen bireylerin yetiÅŸtirilmesi sayesinde Batı, DoÄŸu’nun önüne geçmiÅŸtir. DoÄŸunun endüstri devrimini güçlü yaÅŸayamaması halen itaat kültüründe bireylerin yetiÅŸtirilmesine neden olmuÅŸtur.

Bağımsız insan yetiÅŸtiren demokratik kültüre geçiÅŸ yapılmaması, kendine güvenen, otoriteyi sorgulayan bireylerin yetiÅŸtirilmesinin önünden büyük engel olarak görünmektedir. Bu geçiÅŸi baÅŸaran kültürler ise kültürler yarışında ön plana çıkmaktadırlar. Fakat baÅŸarıyı baÅŸkalarını alt etmede, insanlar arası rekabette arayan Batı kültüründe insanların birbirine güveninin zayıfladığının da altı çizilmelidir. Bu toplumlarda kaygı düzeyinin yükseldiÄŸi, adi suçlar ve cinayetlerin arttığının da belirtilmesi gerekir. Yalnızlığın yaÅŸam tarzı haline gelmeye baÅŸlaması ise Batı kültürünün diÄŸer olumsuz yönüdür.

DoÄŸu ve Batı arasındaki kültürel farklılık, askeri yapılanmada ve askeri kurumların niteliklerinde de açık biçimde kendini hissettirmiÅŸtir. Batı’nın her geçen yıl teknoloji yüklü geliÅŸmelere yönelmesi DoÄŸu’nun askeri süreçte de geri kalması ile sonuçlanmıştır. Günümüzde Batılı güçler, DoÄŸudaki her savaÅŸ için silah tedarikçisi olmuÅŸlar, bu bölgelerin huzurdan uzak durması için birbirleri ile yarışmışlardır. DoÄŸu ile Batının kesiÅŸtiÄŸi noktada yer alan Türkiye için durum farklılık arz etmektedir.

Özellikle son yıllarda kendi teknolojisini üretebilen bir yapıya bürünen Türk Ordusu, DoÄŸudaki toplumlar için umut olma özelliÄŸine doÄŸru hızla ilerlemektedir. DoÄŸu ve Batı kültürlerinin birleÅŸimi olarak da kabul edilebilecek olan Türk Ordusu, askeri teknolojik donanımı ve güçlü manevi duyguları ile komutanların ordusu deÄŸil milletin ordusu olma özelliÄŸini göstermektedir. Bunun en güzel örneÄŸinin Zeytin Dalı Operasyonu olduÄŸunun altı çizilmelidir.

Yediden yetmiÅŸe Türk Halkı, askerini baÄŸrına basmış; destek vermek için her birey gücü nispetinde çaba göstermiÅŸtir. Özellikle 15 Temmuz sürecinde yıpranmış olan ordu – millet bütünleÅŸmesi, bu harekat ile yeniden saÄŸlanmıştır. Türk Ordusu, medeniyetin temsilcisi ve aktarıcısı olduÄŸunu bir kez daha Zeytin Dalı Harekatı ile ispat etmiÅŸtir. Harekatın adının bile deÄŸerlere dönük olması, deÄŸer baÄŸlılığın ve insan odaklılığın göstergesi olarak yorumlanabilir. Askerin cesareti, dürüstlüÄŸü, fedakarlıkları özverileri ve millet için ortaya koydukları mücadele her milletten gelecek kuÅŸaklara örnek teÅŸkil edecektir.

Askerin teknolojik yönü savaÅŸ ve savunma için elbette önemlidir. Ancak erlerden subaylara kadar hiyerarÅŸinin her düzeyinde yer alan bireylerin toplumun sahip olduÄŸu ahlaki ve kültürel deÄŸerlere baÄŸlı olması, askeri baÅŸarı insani yarar için en temel gerekliliktir. Durum böyle olduÄŸunda vatan sevgisi ve ülke savunmasında bütüncül duruÅŸ ortaya çıkacaktır. Bütüncül duruÅŸ, toplumsal ortak duyguyu oluÅŸturması yanında kriz yönetimi, savaÅŸ ideolojisi ve algı yönetimi için de olmazsa olmazdır. Temel olarak bu deÄŸerlere ilave olarak askeri açıdan bakıldığında; takım çalışması ve itaat en önemli deÄŸerler olarak öne çıkmaktadır. Disiplinin ve üste itaatin en önemli deÄŸer olduÄŸu askeri kurumlarda yaygın deÄŸerlere aÅŸağıda yer verilmektedir.

Ä°taat ve Disiplin

GeliÅŸmiÅŸ ülkelerin Silahlı Kuvvetlerinde iki ÅŸube çok dikkat çekicidir. Bunlar; Moral ve Motivasyon Åžubesi ve Din Ä°ÅŸleri Subaylığıdır. Tabur seviyesine kadar kadrosunun olduÄŸu bu yapı, özellikle savaÅŸma gücünü artırmada plan-proje yapan cephede görev alan kadrolardan oluÅŸur. Askeri birlikleri ziyaret ettiÄŸinizde ve askeri eÄŸitimlere baktığınızda hep disiplinin ve itaatin yüceltildiÄŸini görürsünüz. Bu durum, askeri ortam için geçerli ve hatta zaruridir. Çünkü savunma ve savaÅŸa hazırlanma mesleÄŸinde hızlı karar ve hızlı uygulama gerekliliktir. Emre itaat etmemekte ısrarın sonucunu sadece o kiÅŸi yaÅŸamaz; korumakta olduÄŸu bütün vatan bu itaatsizliÄŸin bedelini öder. Bu sebeple askere söz geçiremeyen bir komutanın kumanda yeteneÄŸinden ve liderlik özelliÄŸinden bahsedilemez.

Ahlaki DeÄŸerlere Sahip Olma

Kültürlerin psikolojik çatışmaları teÅŸvik ettiÄŸi bilinmektedir. Normal davranış olarak tanımlanan standartlar bizzat kültürün kendisi tarafından tanımlanır. Ahlak, kültürel açıdan belirlenen fikirlere dayanır. Kapitale dayalı sistemlerde, güç ve para kutsal deÄŸer olmaya baÅŸlamış; ahlakilik, ikincil olmaya baÅŸlamıştır.

Vatanseverlik

Dünyanın küresel bir köye dönüÅŸmesi ve sınırların kolay geçilir olması ile yıpranan kavramlardan birisi de vatanseverlik olmuÅŸtur. Popüler kültürün insanı bencilleÅŸtirmesi bugün ABD askerinin kolası olmadığı zaman savaÅŸmaktan vazgeçmesi gibi bir konfortizme dönüÅŸtü. Bugünün dünyasında vatanseverliÄŸin en büyük deÄŸer olduÄŸu ve dini inanışlardan bağımsız düÅŸünülemeyeceÄŸi en baÅŸta deÄŸinilmesi gereken husustur.

Bireyin ya da bir birey olarak askerin vatanına duyduÄŸu sevgi ve baÄŸlılık, mesleÄŸin her düzeyde icrasının ilk ve en önemli koÅŸulu olarak kabul edilebilir. AskerliÄŸi yapmaktan maksat vatanın güvenliÄŸine hizmettir. Sevmeden vatanını korumak ve güvenliÄŸine hizmet etmek olası deÄŸildir. Bu sevgi ve baÄŸlılık ise dini arka plan ve inanışlarla sıkı sıkıya baÄŸlıdır. Dini referanslardan yoksun bir vatanseverlik kavramının, kiÅŸide motivasyon yaratması ya da bireysel düzeyde kabul görmesi imkansızdır.

Ä°nsanlık yaÅŸamındaki bütün mesleklerin görev tanımında (hekimlik, çiftçilik, esnaflık vb.) kendi yaÅŸamının tehlikeye girdiÄŸi anlarda iÅŸi bırakma vardır. Bunun tek istisnası, askerliktir. Asker olmak ölmeyi göze almaktır ve görev tanımında bu husus vardır. Öldükten sonra alkışlanmak kiÅŸinin ölümün üzerine gitmesi kararını vermesini kolaylaÅŸtırmaz. Bunun ötesinde bir inanca; kiÅŸinin savaÅŸa devam etmesi için öldükten sonra yüksek bir makama gideceÄŸine inanmasına gerek vardır. Bunu kesin olarak bilmesi, askerin savaÅŸma gücünü artırır. Yoksa siperde pasif ölen olabilir.

Åžehadet

Allah yolunda canını seve seve vermeye hazır olmayı ifade eden ÅŸehadet deÄŸeri, askeri baÅŸarının ve askeri kültürün geliÅŸmesinin önemli bir kıymetidir. Dini açıdan yüksek bir mertebe olarak kıymet verilen ÅŸehadet, millet olmanın ve vatanı korumanın en önemli motivasyonudur. Åžehadetle ölümsüz hayata göz açacağına inanan bir kiÅŸideki cesur davranış, savaşı kazanmada kritik dirençtir. Dini vatanseverlik ile  yakından iliÅŸkili olan ÅŸehadet inancı, savaÅŸ kazandıran bir deÄŸerdir. Askeriyeyi peygamber ocağı ve ÅŸehadet için bir aracı olarak gören bir askeri kültürün geliÅŸmemesi ya da baÅŸarılı olamaması düÅŸünülemez.
Åžehadet deÄŸerinin karşısına konumlandığı görülen vicdani retçilik, ahlaki tercihler nedeniyle askerlik yapmamayı savunan bir yaklaşımdır. Total retçilik, otoriteye itaatsizliktir ki sorumsuzluk ve anarÅŸiyi ideoloji haline getirmiÅŸtir. Makul vicdani retçiler ise asker karşıtı deÄŸildir, askercilik (militarizm) karşıtıdırlar. Tezleri ciddiye alınmalıdır.

Liderlik

Grup içinde yer alan diÄŸer bireyleri etkileme, iÅŸbirliÄŸini yaratma ve ortak hedeflere yönlendirme becerisi olarak tanımlanabilen liderlik, askerlik mesleÄŸinin tüm düzeyleri açısından önemli bir deÄŸerdir. Liderlik, toplum içindeki bireyleri etkilemenin yanı sıra hızlı, etkin ve yerinde karar vermeyi gerektirir.

Liderlik klasik, karizmatik ve bilimsel liderlik olarak üç ana baÅŸlıkta ele alınır. Askeri liderlik, günümüz bilimsel liderlik olan takım liderliÄŸi kavramı halini almıştır. Ülkelerin harp akademilerinde bu liderlik tipine iliÅŸkin eÄŸitimlere ağırlık verildiÄŸi görülmektedir. Liderlerin, kritik anlardaki kararlarının savaÅŸ kazandırdığı bilindiÄŸinde askeri açıdan liderlik deÄŸerinin önemi daha açık biçimde anlaşılabilir.

Sonuç

Askerlik mesleÄŸi, ülkelerin savaÅŸmasında olduÄŸu kadar savunmasında da temel sorumluluÄŸu gerektirmektedir. Askerler, vatanını seven onun için canını vermekten çekinmeyen kiÅŸilerdir. Hiç bir karşılık beklemeden canını vermekten çekinmeyen askerler, savaÅŸ ve savunma sanatını iyi bilme, askeri disipline ve kurallara uyma yanında deÄŸerlere de baÄŸlı olması gereken kiÅŸilerdir. Zaten deÄŸerlere baÄŸlı olmaksızın canını vermek olanaklı deÄŸildir.
Buna göre askerliÄŸin en önemli gerekliliklerinden birinin deÄŸerlere baÄŸlılık olduÄŸunu söylemek gerekir.

Askerlik mesleÄŸi açısından kiÅŸinin savaşın gerekliliÄŸine inanması ve kendi savaşı olarak görmesi, askerlerin görevlerini yapmalarında daha fazla istekli olmaları anlamına gelmektedir.
Askerler, toplumsal ve kültürel deÄŸerler ile uyumlu olmak durumunda olan ve görevlerini bu çerçevede ifa etmeleri gereken kiÅŸiler olmalıdırlar. Ancak bu süreçte bazı deÄŸerler, diÄŸerlerine kıyasla daha fazla önemli olmaktadır. Askeri kültürel kimlik için önemli olan bu deÄŸerler; “itaat ve disiplin”, “vatanseverlik”, “ÅŸehadet” “ahlaki deÄŸerlere sahip olma” ve “liderlik” olarak sıralanabilir. Bu beÅŸ deÄŸeri yaÅŸatamayan askeri kurumlar, kriz anında dağılmaya mahkûmdurlar.
Askerlik mesleÄŸi toplum ile uyumlu olmayı ve onun deÄŸerlerine baÄŸlı olmayı gerektirir. Anti sosyal olarak kabul edilen; sosyal normlara uymayan, kolay suç iÅŸleyen, sadece kendi çıkarını düÅŸünen kiÅŸilik özellikleri, askeri kurumların hedeflerine katkı veremez ve bu mesleÄŸi icra edemez.

DiÄŸer taraftan askerlik mesleÄŸinde savaÅŸ için savaÅŸ ideolojisinin olması; uÄŸrunda fedakârlık yapılmayı saÄŸlayacak deÄŸerlerin varlığı gerekmektedir. Psikolojik savaÅŸ kurallarında, savaÅŸ ideolojisi, savaÅŸta baÅŸarı ihtimalini yükselten bir unsurdur. Son dönemde Türkiye’nin güçlü bir irade koyarak baÅŸlattığı Zeytin Dalı Harekâtı bunun en güzel örneÄŸidir. Afrin operasyonu ya da Zeytin Dalı Harekatı için güçlü bir savaÅŸ ideolojimizin olduÄŸu açıktır.
 
Bölgede var olan güçlü terör tehlikesi, savaÅŸ ideolojisi açısından güçlü bir gerekçeyi ortaya çıkarmıştır. Aynı zamanda bu ideoloji, topluma iyi anlatılmış; toplumun topyekûn askerin arkasında olması saÄŸlanmıştır.
Ä°deolojinin anlatılmasında ve toplumun bir arada olmasında CumhurbaÅŸkanı Sayın Recep Tayyip ErdoÄŸan’ın eylem ve söylemlerinin önemli etkisi olmuÅŸtur. Sayın CumhurbaÅŸkanı, baÅŸka bir seçeneÄŸin kalmadığını topluma iyi anlatmış, bütün diplomatik yolların kapandığını ispatlamıştır.
Zeytin Dalı Harekatı, savaÅŸta kiÅŸinin kendi hayatını inandığı deÄŸerler için nasıl canını yok saydığını, gerekçe saÄŸlam olduÄŸunda; savaşın gerekliliÄŸine inandığında ve kendi savaşı olarak gördüÄŸünde ne denli yüksek bir kahramanlık gösterdiÄŸini yeniden göstermiÅŸtir.
Bu harekat, vatanseverlik ve ÅŸehitliÄŸin, millet olarak ne denli kutsal kabul edildiÄŸini; hiç bir güdüleyicinin, 'seni bugünler için doÄŸurdum /büyüttüm; git vatan için ÅŸehit ya da gazi ol' diyen anne-baba kadar motive edici olmadığını ispat etmiÅŸtir.

Kaynak: Kurumlarda DeÄŸerler, Necmettin Erbakan Üniversitesi, Prof. Dr. Nevzat Tarhan

KAYNAKLAR

American Psychiatric Association (1994). DSM N 4 th Ed.,Washington DC,1994

Barnouv, V. (1985). Culture and Personality Homewood, 4 th Ed., III. Dorsey Press.

Fukuyama, F. (2002). Güven, Sosyal Erdemler ve Refahın Yayılması. T.C. Ä°ÅŸ Bankası Kültür Yay. 2. Basım.

Haviland, W.A. (2002). Kültürel Antropoloji. Çev: H. Ä°naç. Kaknüs Yay.

Kaja Perine (2002). Kötülük Dizini. Ceza Adaleti, Åžiddet, Güncel Psikoloji. Mayıs-Haziran.

Mezzich, S.E, Kleinman A. Febrega H. & Parron, D. (1997). Kültür ve Psikiyatrik Tanı DSM IV. Bakış Açısıyla Çev: Dr. T. Tüzer, Ankara: Compos Mentis Yay.

Riches, D. (1999). Antropolojik Açıdan Åžiddet, Ä°stanbul: Ayrıntı Yay..

Rosner, R. (1994). Forensis Psyhiatry, NY: Chapman an Hall NY.

Tarhan, N. (2002). Psikolojik SavaÅŸ. Gri Propaganda. Ä°stanbul: TimaÅŸ Yay.

Volkan V. D. (1999). Kanbağı, Etnik Gururdan Etnik Teröre. Ä°stanbul: BaÄŸlam Yay.

Wallace A.F. (1970). Culture and Personalty, NY: Rondom House. 1

Westen, D. (1996). Psyhology, Mind, Brain and Culture. Second Edition,
NY: John Wiloy and Sons Inc.

Tanrıverdi, Adnan (2008). Asker ve Dini Değerler, Aşer Sempozyumu
Kitabı Mart 2008 İstanbul.

Okunma : 14824

ÃœHA

 

Haberler

Foto Galeri