Bir gencin intiharıyla gündeme gelen yalnızlık, mutsuzluk gibi duygularla mücadelede eğitimin ve ailenin önemine işaret eden Psikiyatrist Prof. Dr. Nevzat Tarhan, hayatta mutlaka bir amacın olması gerektiğine dikkat çekiyor. “Hayatta bir amacın olacak, o doğrultuda bir şeyler yapacaksın” diyen Prof. Dr. Nevzat Tarhan, “Mutluluk onu takip ederek gelir. Mutluluk biliminde en önemli çalışmalardan biri amaç diğeri ümit ilkesidir. Ümitsizliğe düşürmeyecek bir yaşam felsefesi oluşturulması gerekiyor” tavsiyesinde bulundu.
Üsküdar Üniversitesi Kurucu Rektörü Psikiyatrist Prof. Dr. Nevzat Tarhan, Darıca’da sosyal medyada yazdığı notun ardından yaşamına son veren Furkan Celep’in intiharıyla gündeme gelen yalnızlık, mutsuzluk, aile ilişkilerinin önemine ilişkin TRT RADYO 1’de değerlendirmelerde bulundu.
Mutluluğa yatırım yapılması gerekiyor
İnsanların mutlu olmayı öğrenmesi için mutluluğa yatırım yapması gerektiğini belirten Prof. Dr. Nevzat Tarhan, anne ve babayla kurulan ilişkinin önemine işaret etti. Prof. Dr. Nevzat Tarhan, şunları söyledi:
“Bu gencin geçmişine bakıyorsunuz efendi bir çocuk. Hatta karıncayı bile incitmezmiş. Böyle bir kimse neden böyle bir şey yaptı? İçki, uyuşturucu kullanmıyor. Kendisinin yalnız olduğu anlaşılıyor. Dertleşecek kimse bulamadım diye söylemi var. Arkadaşlık dendiği zaman anneden babadan arkadaş olmaz deniyor. Bir babayla dertleşmek arkadaşlıktır. Bir büyüğüyle dertleşmek, anlatmak, olumsuzluğu paylaşabilmek, konuşabilmek arkadaşlıktır. Arkadaşlıktan ne anladığımız önemli. Baba, babalık rolünü yapsın zaten tek bir babası var çok arkadaşı olacaktır. Bir kimse babalık rolünü terk etmeden çocuğuyla birlikte zaman geçirme, hayatı paylaşma yok mu? Arkadaşlık tanımı içine giriyor.”
Babalar sevgisini hissettirmeli
Bizim kültürümüzde özellikle babaların çocuğu ile kurduğu ilişkide bir mesafe koyduğunu belirten Prof. Dr. Nevzat Tarhan, “Bu durum maalesef çok yaygın. Baba çocuğunu uzaktan sever, sarılmaz, kucağına almaz. Bu dinimizde yok, gelenek haline gelmiş. Çocuğunu gerçekten seviyor ama duygu ifadesi yok. Çocukta da sevmiyor gibi bir algı oluşuyor. Bu algıyı gidermek için bazı şeyler yapılması gerekir. O çocuğa değer verildiğini, önemsendiğinin hissettirilmesi gerekir” dedi.
Benlik algısı önemli
Kişinin benlik seviyeleri olduğunu kaydeden Prof. Dr. Nevzat Tarhan, kişinin kendine güven duygusunun oluşmasında benlik algısının önemli olduğunu ifade ederek şunları söyledi:
“Olduğu benlik, hayal ettiği benlik ve olması gereken benlik var. Bu benlik içerisinde benlik algısı düşük olan kişiler olduğundan daha değersiz görüyor kimseleri. Bu kişilere diğer insanlara göre üç misli daha fazla takdir, övgü, onay sözcükleri kullanılması gerekiyor. Kişilikleri değil, davranış ve çabaları övülecek. Böyle yapıldığı zaman kişinin aidiyeti artıyor, değer verildiğini hissediyor ve yalnızlıktan uzaklaşıyor. Bu bana Prag’da gençlerin açtığı bir pankartı hatırlattı. Yürüyüşte açılan pankartlarda ‘Hayatta uğrunda çabalayacağımız bir amacımız yok, neden yaşayalım?’ diyorlar. Amaç olarak demek ki gencin önüne evin olsun araban olsun yeter görüşü konulmuş. Bu amaç bir insanın psikolojik doğasını tatmin etmez. Bu davranışları yaparken yalnız olmadığını da hissetmemesi lazım. Belki depresyonda değil, kliniğe gidip tedavi görmemiş ama mutluluğu da yakalayamamış. Mutlu olmayınca ben böyle beş on sene yaşayacağıma öleyim daha iyi demiş.”
Gençleri genellemek doğru değil
Her gencin ilgi alanlarının farklı olduğunu belirten Prof. Dr. Nevzat Tarhan, “Her genç için şöyle düşünülüyor, genç deyince akla spor geliyor. Spor tabii ki önemli ama herkese spor tek seçenek olarak sunulmaz. Bazı kişiler sporda mutluluğu yakalayabilir ama kimisi de yakalayamaz. Bu genç geleceği düşünen, sorgulayan biriymiş. Bunlara da hitap edecek projeler yapılması lazım. Gençler sadece spor değil, bilim de öğrenecek, felsefe de yapacak, araştıracak da. Bu genç spor yapan gençten daha mı değersiz. Sadece vücut kası değil zihin kası da geliştiren gençler yetiştirmemiz lazım” diye konuştu.
Hayatın anlam ve amacını bilen gençler yetiştirmeliyiz
“Kültürsüz bir genç yetiştirmeyelim” diyen Prof. Dr. Nevzat Tarhan, şunları söyledi:
“Gençliği spora indirgemek bize popüler kültürün sunduğu bir algı hatasıdır. Biz bu algıyı toplum olarak satın aldık. Kültürlü gençler, hayatın anlam ve amacını bilen gençler yetiştirmemiz gerekiyor. Bu zamanın en büyük silahı bilgi silahıdır. Bilgi silahı olan gençler yetiştirelim. Atalarımız cihangirlik peşinde değil, yüksek idealler peşinde koşmuşlar. Gençlikle ilgili hazırlanan filmlere bakıyorum hep vurdulu kırdılı şeyler. Bunların yeri muhakkak var. Ama bizim gençlere ömür boyu hayatlarına katkı sağlayan, fikir üretecek şeyler göstermemiz lazım. Gençlere lider olmak gibi bir hedef değil Edison olmak gibi bir hedef koyalım. Batı’nın hatalarından çıkardığı dersi şimdi çıkarmazsak otuz sene sonra Batı’da gençlerin yaşadığı sıkıntıları yaşarız.”
Bilgelik eğitimi verilmeli
Z kuşağına bilgelik eğitimi verilmesi gerektiğini belirten Prof. Dr. Nevzat Tarhan, “Bilgelik eğitimi derken sadece bilgi değil, o bilgiyi mutluluğa dönüştürmesini de öğretmemiz lazım. Bir insan bilgeliği yakalarsa kendisiyle barışık olup başkalarını da mutlu edebiliyor. Sadece kendi mutluluğunun peşinden koşmuyor. Bunlar kendiliğinden öğrenilmiyor. Gençlere bunların öğretilmesi lazım. Bu gence de bilgelik eğitimi verilmiş olsaydı, çözümü intihar etmede bulmazdı” diye konuştu.
Bir amacın olursa mutluluk peşinden gelir
Hayatta bir amaç sahibi olmanın mutluluğu da beraberinde getireceğini kaydeden Prof. Dr. Nevzat Tarhan, “Mutluluk renkli bir gölge gibi. Yakalamaya çalışırsan kaçar. Bir amacın olacak, o doğrultuda bir şeyler yapacaksın mutluluk onu takip ederek gelir. Mutluluk biliminde en önemli çalışmalardan birisi ümit ilkesidir. Ümitsizliğe düşürmeyecek bir yaşam felsefesi oluşturulması gerekiyor. İkincisi amaç ilkesidir. Hayatta somut ve soyut amaçlar vardır. Somut amaçlar ev arabadır. Bunlar insanı tatmin etmiyor. Dış nedene bağlı mutluluk oluyor. Ama soyut amaçta iyi insan olma, güzel şeylere imza atmak, arkasından takdir övgüyle izler bırakabilmek vardır. Böyle olunca yaptığı şeylerin boşa gitmediğini görüyor. Modernizm bize sadece somut hedef veriyor. Soyut hedeflere sahip olmayı bilen bir genç zorluklarla daha kolay mücadele eder. Kötülüklerle mücadelenin en iyi yöntemi iyilikleri arttırmaktır. Bunları bir gence öğretirsek şiddet uygulamaz, arkadaşının sınavdan düşük almasını istemez. Küresel olarak bunlarla ilgili mutluluk bilimiyle ilgili bilimsel araştırmalar yapılıyor. Bunlar bizim kültürümüzde var ama yavaş yavaş kaybediyoruz” diye konuştu.
Kötülük iyilikten beş kat fazla yayılıyor
İletişim teknolojisinin hayatı hızlandırdığını ama hızlı akan hayatta faydalanan ilk şeyin kötülük virüsleri olduğunu kaydeden Prof. Dr. Nevzat Tarhan, “Kötülüğün yayılma yeteneği, iyilikten beş misli fazla. Yalanın doğrudan beş misli daha hızlı yayıldığı bilimsel deneylerde görülmüş. Onun için bunların kendiliğinden yayılma özelliği var. Buna davranışsal entropi deniyor. Termodinamiğin ikinci yasası bu. Bu yasada bir evi ısıtmazsan soğur. Soğuk ısının olmamasıdır. Karanlık aydınlığın olmamasıdır. Kötülük iyiliğin olmamasıdır. O halde iyiliği arttırmayı yaşam felsefesi yapmamız lazım” dedi.
Doğru yaşa, mutlu ol
Mutluluktaki en önemli ilkelerden bir tanesinin de doğru yaşam olduğunu kaydeden Prof. Dr. Nevzat Tarhan, şunları söyledi:
“Doğru yaşarsam mutlu olurum. Doğru yaşa mutlu ol. Bunu yapabilmek lazım. Nasıl yaşayacağımızı okullarda öğretmemiz lazım. Karnelerin sağ tarafı vardır ya, orası muhakkak şekilsel kalmamalı. Herkes zengin olamaz, herkes ünlü olamaz, herkes yakışıklı, güzel olamaz ama herkes iyi insan olabilir. Hayatın sonunda sahip olunan fiziksel güzellikler hepsi gidiyor ama kişinin heybesine doldurduğu iyi davranışlar hem arkasında kalıyor hem de ebedi hayatında onun için en kıymetli malzeme oluyor. Sadece dünyasal bir yatırım değil, ölümden sonrasına da bir yatırımdır. Bütün semavi öğretilere baktığımız zaman bütün dinlerde gençlere, insanlara amaç olarak iyi şeyler yapmayı niyet etmeyi tavsiye ediyor. Niyet çok önemli. Niyet öyle bir duygu ki biri iyi niyetliyse o iyi niyet beyinde ayna nöronları harekete geçiyor, karşı tarafın ayna nöronları harekete geçiyor. Onun beyninde de pozitif duygularla ilgili kimyasallar salgılanıyor. İyi niyetin ikna gücü vardır. İkna ilminde ‘Şu anda rol yap ama karşı tarafı ikna et’ deniyordu. Ama şu anda karşı tarafı ikna edeceksen önce senin inanman lazım. İnanırsan ikna edebiliyorsun. Onun için samimiyet şu anda en kıymetli nörobilim biyolojik temeli olan bilgi oldu. Niyet bu nedenle çok önemli. Zaten insanı insan yapan ayna nöronlardır.”
Çocuğa kendini değerli hissettirmek gerekiyor
Çocuk ve gençlerle iletişimde ebeveynlere tavsiyelerde bulunan Prof. Dr. Nevzat Tarhan, “Aileler aktif dinleyici olsunlar, çocuğa yalnız olmadığını hissettirsinler. Çocuğun kişiliğini değil davranış ve çabalarını övelim. Kendini değerli hissetsin. Anne babanın görevi çocuğu mutlu etmek değil, hayata hazırlamaktır. Bunları yaparlarsa zaten mutlu olacaklar. Hayat otobüsünde giderken birlikte yol alacaklar. Aile bir otobüstür ve bu yolculuğa çıkmıştır. Bu yolda olanlar sadece kendini düşünmemeliler. Ben bilinci değil biz bilinciyle hareket edilmesi gerekiyor” tavsiyesinde bulundu.
Okunma : 2492
ÜHA