Üsküdar Üniversitesi Kurucu Rektörü Psikiyatrist Prof. Dr. Nevzat Tarhan, Hürriyet Aile köşesinde bu hafta “Aile ve İletişim" konusuna ilişkin bir yazı ele aldı.
Ailede eşler arasında dengeli ve uyumlu bir ilişki, huzurun sağlanmasında en önemli etkenlerin başında geliyor. Kimse kusursuz değil, hata yapmak ya da eksiklerimizin olması çok olağan durumlar. Eleştiriye açık olmak, hataların telafi edilmesine ve yanlıştan dönülmesine imkân sağlar. Ancak bazı eleştiriler vardır ki eğer ölçü kaçmışsa çok yıkıcı etkileri olabilir. Eşler arasında yaşanan devamlı ve tek yönlü şiddetli eleştiri, ailede tüm ilişkiler üzerinde olumsuz etkiler oluşturabilir ve aileye zarar verebilir. Her şeyde olduğu gibi eleştirinin de dozu iyi ayarlanmalıdır.
Her yerde olduğu gibi, ailede de taraflar hata yapabilir, kusurları olabilir. Önemli olan çiftlerin birbirini kırmadan eleştiride bulunup birbirlerinin eksiklerini paylaşmalarıdır. Böylece sorunlar büyümeden çözülür.
Tek yönlü eleştiri evdeki herkesi olumsuz etkiler
Evliliklerde anne ve babanın sürekli olarak birbirlerinden yakınmaları tüm ailedeki ilişkileri ve dengeleri etkileyebilecek, özellikle tek taraflı yöneltilen eleştiri anne ve babanın ilişkisinde yaralara neden olabilecektir. Örneğin anne sürekli yakınır ve hep babayı şikâyet eder. Kimi yakınmacı kişilikler vardır. Bu kişiler her şeyden şikayetçidir. Bu kişileri cennete koysan burası niye güzel değil diye şikâyet eder. Bu durum evdeki huzuru, aile bireyleri arasındaki ilişkileri ve iletişimi de olumsuz etkiler.
Sürekli şikâyet ve eleştirinin nedeni gizli kibir olabilir
Sürekli negatif eleştiride bulunan ve durmadan şikayet eden kişilerde gizli kibir bulunur. Bu kişiler sürekli olarak her şeyden şikayet eder. Görünüşte mütevazıdırlar. Beyefendi ve hanımefendi görünürler fakat ne zaman ağızlarından bir laf çıksa hep iğneler, eleştirir. Hiç olumlu tarafı görmez. Bu kişilerde aslında gizli kibir vardır. Bu gizli kibir şöyledir: Ego, ben iyi bir insanım, mükemmelim, herkes eksik deyip başkalarının eksikliğini söyleyerek kendilerini rahatlatırlar. Karşı tarafı eleştirip devalüe ederler. Küçültmeye çalışıp onun üzerinde kontrol sağlarlar.
Hatalar ve kusurlar uygun şekilde eleştirilebilir
Bu tip eleştiride bulunan kişiler aynı zamanda egosu yüksek kişilerdir. Bu kişilere hatalı davranışların uygun şekilde mutlaka söylenmesi gerekir. Bu kişiler yakınmacı özellikleri dolayısıyla aynı zamanda ego tatmini de sağlıyor. Kişi şikâyet ettiği zaman kendini değerli hissediyor, şikâyet etmediği zaman kendini değerli hissetmiyorsa o kimse şikayet edecek bir şey bulur. Böyle davranan kişiyi o şikayetiyle yüzleştirmek gerekir. Tabii bunu yaparken özellikle çocuklar anne ve babalarını kırmadan incitmeden bunu yapmalı…
Acaba olumlu taraflarına mı baksan?
Annenin ya da babanın hatalı tutumlarını çocuklar uygun şekilde düzeltebilir. Burada çocukların yaklaşımı da önemlidir. Örneğin sürekli eşinden şikayet eden, onu her fırsatta eleştiren anneye ‘Anne bak sen iyi bir insansın, iyi niyetlisin ama babama da objektif olarak bakalım. Olumlu taraflarını bir kefeye koyalım, olumsuz taraflarını bir kefeye koyalım. Sen hep acaba olumsuz taraflarını mı görüyor¬sun? Acaba babamın iyi taraflarını da görmüyor olabilir misin?’ şeklinde bir yaklaşımda bulunulabilir. Hiçbir zaman yargılayıcı ve suçlayıcı bir şekilde anneye yaklaşılmamalıdır. ‘Ne biçim annesin? Ne biçim eşsin? Babama ya da anneme böyle davranıyorsun?’ demek o kişiyi savunmaya iter. Bu durum anneyi ‘Sen beni sevmiyorsun’ deyip hemen savunmaya geçirebilir. Yargılayıcı ve suçlayıcı tavır başka çatışmalara yol açabilir.
Çocuğun da uyarma görevi vardır
Aile içerisinde böyle çatışmalı durumlarda çocukların annelerine ya da babalarına karşı uyarı vazifesi vardır. Örneğin babayı sürekli eleştiren anneye çocukları uyarıda bulunabilir. ‘Babamın olumlu tarafları da var. ‘Her akşam eve geliyor. Evin ihtiyaçlarını karşılıyor, sen bu yönlerini babama söyle, bak nasıl değişiyor’ diyerek anne de yönlendirilebilir. Çocuk anneye yöntem konusunda fikir verebilir.
Kurtarıcı değil de farkındalık rolüne girilmeli…
Çocuğun burada anne ve babası arasında kurtarıcı değil de farkındalık oluşturma rolüne girmesini tavsiye ederiz. Burada kullanılan dil de önemlidir. Anneyi ya da babayı uyarırken onu suçlamak ve sen dili kullanmak yerine ben dili kullanılması gerekir. Çocuk annesine ‘Babamın şu yönleri iyi fakat sen farkında olmadan babamı oraya itiyorsun. Şikayet ettikçe o gamsızlaşıyor, vurdum duymaz oluyor. Sen daha çok şikayet ediyorsun, daha da çok artıyor’ şeklindeki yaklaşım sen dili yani suçlayıcı, yargılayıcı yaklaşımdır. Bunun yerine ‘Ben çok tedirgin oluyorum. Evdeki işlerin ters gitmesinden korkuyorum’ dese daha ikna edici olabilir.
Fazla eleştiri evden uzaklaştırabilir
Hep eleştirilen aile fertlerinin evden uzaklaşma ihtimali ortaya çıkabilir. Yakınmacı eşi tarafından sürekli eleştirilen ve hakkında sürekli şikayetler yöneltilen kişi evden uzaklaşabilir. Eleştiride bulunan kişi belki bunu iyi niyetle yapıyordur ancak eşini kendinden uzaklaştırır. Belki onu kazanmak, düzeltmek için yapıyor ama kullandığı yöntem tam tersi uzaklaştırır.
Kısaca ailede özellikle anne ve baba arasında eleştirinin dozu önemlidir. Çiftler yerinde ve yeterli şekilde birbirlerinin eksiklerini söyleyip bu eksiklikleri gidermek için çaba gösterdiğinde hem aile içi sorunların çözümünde önemli ölçüde yol alınır hem de çocukların daha huzurlu bir ortamda büyümelerine imkan sağlanır.
Okunma : 3079
ÜHA