Üsküdar Üniversitesi Kurucu Rektörü Psikiyatrist Prof. Dr. Nevzat Tarhan, 10 Ekim Dünya Ruh Sağlığı Günü kapsamında TRT Radyo1’de yayınlanan Terapi Sohbetleri programına konuk olarak katıldı. Ruhsal hastalıkların kanser ve kalp krizinden daha fazla yeti yitimine neden olduğunu belirten Tarhan, ruh sağlığının en az beden sağlığı kadar önemli olduğuna dikkat çekti.
Prof. Dr. Tarhan, son yıllarda yapılan araştırmalarda kişilerde yeti yitimi yapan hastalıkların kanserden, kalp krizinden çok ruhsal rahatsızlıklar olduğunu belirterek; “Ruhsal rahatsızlıklar kişiyi çalışamaz hale getiriyor, yeti yitimi yapıyor. Ölüm oranına direkt yansımıyor ama depresyona, kaygı bozukluklarına, stres bozukluklarına, OKB gibi hastalıkları olan kişiler birdenbire tüketici haline gelebiliyor. Dünya Sağlık Örgütü bunu en önemli sağlık sorunlarından biri olarak belirtti. Kişi açısından da şöyle, evine gidiyorsun işine gidiyorsun mutlu olmadan yaşıyorsun, ruh sağlığı bozukluğu olarak yaşıyorsun. Ruh sağlığı bozukluğun olduktan sonra kişinin zenginliğinin, şöhretinin ne kıymeti var? Beden sağlığınız yerinde ama içtiğiniz çaydan, yediğiniz yemekten tat ve zevk alamıyorsanız yaşamak boş, her şey anlamsız gibi bir ruh halindeyseniz bu da insanın doğasında olan anlam arayışıdır.” İfadelerini kullandı.
Yüz kişiden on yedi kişi hasta tanısı alıyor
Depresyonla ilgili yapılan çalışmalara dikkat çeken Tarhan, “Bütün dünyada klinik depresyon tanısı toplumda yaygın. Yüz kişiden on yedi kişi hasta tanısı alıyor. Diğerleriyle birlikte toplumun neredeyse yüzde elliye yakını da ruhsal hastalıklardan bazılarının olması yani toplumun yüzde ellisinin mutsuz olması gibi bir anlam ortaya çıkıyor. Bu da tabi ciddi bir şekilde toplumda yeti yitimine sebep oluyor. İnsanın ilişkilerini bozuyor. Şiddete, suça sebep oluyor. Birçok hastalıklara sebep oluyor.” İfadelerini kullandı.
Psikolojik sağlığa yatırım yapılmalı…
Toplumda ruh sağlığının korunmasının önemli olduğunu vurgulayan Tarhan; “Kişinin ruh sağlığına, psikolojik sağlığına yatırım yapması gerek. Bununla ilgili özellikle dünyada 2000’li yıllarda dünyada refah seviyesi yükseldi, maddi refah seviyesi yükseldi fakat psikolojik refah seviyesi, manevi refah seviyesi buna paralel olarak yükselmedi. Şu an New York’ta Manhattan’da gökdelenlerin olduğu yerde kanalizasyonlarda antidepresan ölçülüyor. O kadar çok kullanılıyor ki artık yasadışı maddelerin de içinden örnek alınıyor. Bakılıyor ki antidepresan metabolikleri de kanalizasyon da var. Bu durum da antidepresanların ekmek peynir gibi kullanıldığını gösteriyor. Bu insanlarda demek ki makam, para her şey var ama mutlu değiller. Antidepresanlarla rahatlamaya bir çare bulmaya çalışıyorlar. Onun için araştırmalar yapıldı, mutluluk bilimi diye bir bilim tanımlandı. Bu bilimin ilk kongresi pozitif psikoloji adıyla 2009’da oldu.” Şeklinde konuştu.
Okunma : 2074
ÜHA