Üsküdar Üniversitesi Kurucu Rektörü Prof. Dr. Nevzat Tarhan, Hayat Holding’in düzenlediği Kastamonu Entegre Ağaç Sanayi (KEAS) Talks programına katıldı. Şirket çalışanlarına yönelik düzenlenen programda “Pandemi Döneminde Çalışan Psikolojisi” konusuna ilişkin paylaşımlarda bulunan Tarhan, pandeminin etkisi geçerken birçok yeni normaller içerisinde oluşan yeni sorunlara vurgu yaptı.
“Zincirin en güçlü yeri en zayıf halkasıdır”
Pandemiyle birlikte toplumda var olan sorunlara yenilerinin eklendiğini söyleyen Prof. Dr. Nevzat Tarhan; “Pandeminin etkisiyle birçok yeni normaller içerisinde yeni sorunlar da getirdi. Ama bu durumlara yeni çözümler de var. Burada çalışanlar ve işverenlerin hepsi insanlık tarihinde nadir görülen bir süreçten geçiyor. Bunun muhakkak bazı doğal sonuçları olacak. Pandemi şöyle bir süreçte geldi;
Pahalı saatler var hiç vakit yok. Daha büyük televizyon, daha az kitap. Daha çok insan, daha az insanlık. Sosyal medyada sürüyle arkadaş, gerçekte sıfır dost. Daha fazla kuşku, daha az güven. Daha çok hile, daha az dürüstlük. Çok ayrımcılık, az empati. Daha fazla maddi refah, daha az manevi huzur.
Bir zincir düşünün, zincirin en güçlü yeri en zayıf halkasıdır. Gerildiği zaman zincir oradan kırılır. İşte pandemide de bir ülkenin ekonomik durumu zayıfsa, bir şirketin veyahut bir ailenin bağları zayıfsa bu süreçle zincirler oradan kopmaya başladı. Bir sosyal dokunun, sosyal yapının nerede zayıflıklar varsa oradan kırılmalar yaşanır.” dedi.
“Yaşam kalım arzusu dürtüsel olarak var”
Prof. Dr. Nevzat Tarhan; “İngiltere’de 2018 yılında yalnızlık çalışması yapılmış. Manchester Üniversitesi ile BBC’nin ortak 55 bin üzerinde yaptığı bir çalışma. Buna yalnızlık deneyi deniyor. “Kendimi çok yalnız hissediyorum” diyenlerin oranı 16-24 yaş arası gençlerin %40, 75 yaş üzeri kişiler de %27. Yani beklenilen aksine ileri yaştakiler daha yalnız hisseder derken, gençler kendilerini daha yalnız hissediyorlar. Burada da istatistiklere göre genç kuşak çok şanslı ama onların riskleri de farklı alanlarda var. Bizim nesiller yokluk içinde olgunlaştı. Olgunlaşmak zorundaydı ama şimdi ki nesillerin varlık içinde olgunlaşması gerekiyor. Varlık içinde olgunlaşmakta zor. Çünkü insanda temel bir duygu var. Yaşam kalım duygusu ve ölmeme arzusu. Kişi 80 yaşına da gelse yaşam kalım arzusu dürtüsel olarak oluyor. Yani hiçbir canlı benim ömrümün sonu geldi öleyim demiyor. İnsan hele hiç demiyor. İnsanın bu özelliği nedeniyle ölüm, düşünmek istemediği bir duygu. Ama Covid döneminde bunu çokça hatırlamak zorunda kaldık.” şeklinde konuştu.
Asıl özgürlük canının istediğini yapmak değildir!
Prof. Dr. Nevzat Tarhan, kişinin önce kendine lider olması gerektiğine vurgu yaptı. Tarhan; “Covid-19 zayıf yerlerden kırılmalar yapacak. İntiharları, bunalımları arttıracak. Psikolojik olarak kendini koruyabilen kişilerde buradan kazanımla çıkabilecekler diye söyleyebiliriz. Peki, nöroyönetim diyagramı var. Neden nöroyönetim? Liderlikte, biliyorsunuz her çalışan bir liderdir. Kişi önce kendinin lideridir. Buna nörolider deniyor. Nöroyönetim deniyor. Yani kişi beynini, zihnini yönetemiyorsa bir başkasını yönetemez. Asıl özgürlük canının istediğini yapmak değil, arzu ve dürtülerine karşı özgür olabilmektir. Eski varoluşçu psikoloji öğretisi bunu göz ardı ediyordu. Varoluşçu hümanizm, nihilist hümanizm, ateist hümanizm, deist hümanizmler insanı merkeze alıyordu. İnsan kusursuzdur mükemmeldir, insanın eleştirilmeye ihtiyacı yoktur diyordu. Hâlbuki Tolstoy da onu söylüyor ama o doğu bilgelerinden faydalanıyor. Tolstoy, ‘Dünyayı değiştirmeden önce kendini değiştir’ diyor. Biz üniversitede ‘Dünyayı değiştirmeye kendinden başla’ diye bir motto geliştirdik. Kendi kendinin lideri olamayan bir ailenin ya da grubun lideri olamaz. Arzu ve dürtülerini, öfkesini, korkusunu kontrol edemeyen kimse başkalarına karşı iyi bir örnek olamadığı için iyi baba, anne, patron ya da bir grup lideri olamaz.” ifadelerini kullandı.
Okunma : 2450
ÜHA