Prof. Dr. Nevzat Tarhan: “Sağlıklı yaşamın anahtarı nöroteknolojide…”

11 - Sürdürülebilir Şehirler ve Topluluklar16 - Barış Adalet ve Güçlü Kurumlar17 - Amaçlar İçin Ortaklıklar3 - Sağlıklı ve Kaliteli Yaşam

Üsküdar Üniversitesi Kurucu Rektörü Psikiyatrist Prof. Dr. Nevzat Tarhan, HABERTÜRK’te yayınlanan ‘Ayşegül Çoruhlu ile İyi Yaşam’ programının canlı yayın konuğu oldu. “Nöroteknolojik Tedavi Yöntemlerinin Beyin Sağlığı Üzerindeki Önemi ve Etkisi” konusunda değerlendirmelerde bulunan Tarhan, TMU tedavisi hakkında bilgilendirmelerde bulundu. Nöropsikiyatrinin geleceğinin, sağlıklı yaşamın anahtarının nöroteknolojide olduğunu belirten Prof. Dr. Nevzat Tarhan güçlü insanın, beyninin ön bölgesini iyi eğitmiş olması gerektiğini söyledi. Hastaya zarar vermenin türlerinden birisinin hastayı tedavisiz bırakmak olduğunun da altını çizen Tarhan, koruyucu hekimliğe daha fazla vakit ayrılması gerektiğini vurguladı.

“Nöropsikiyatrinin geleceği nöroteknolojide”

Beyindeki çalışma sisteminin elektriksel ve kimyasal ateşlemeyle çalıştığından bahseden Prof. Dr. Nevzat Tarhan; “Nöropsikiyatrinin geleceği zaten şu an nöroteknolojide. Sağlıklı yaşamın anahtarı burada. Nörolink, beyin bilgisayar arayüzü. Beyindeki bilgileri bilgisayara aktarmayla ilgili bir yazılım. Bazı giydirilebilir teknolojiler kullanarak düşünce gücüyle kolunu, bacağını oynattırmayla ilgili egzersiz yaptırılıyor. Beynimizin çalışma sistemi elektriksel ve kimyasal ateşlemeyle çalışıyor. Elektriksel ateşlemeyle çalışıyor. Elektriksel ateşleme devam ederse kimyasal ateşleme aynı anda oluyor. Kuma yazılan yazılar elektriksel ateşleme gibi taşa yazılan yazılar kimyasal ateşleme gibi kalıcı hale geliyor. İnsan beynine bilgi yazarken aklıyla öğreniyor ama duygularını katmazsa, beyinden gelen impulslar, ‘Bu çok önemli. Bunu sakın unutma.’ derse mesela diyelim 17 Ağustos depremi gece üçte oldu ya o tarihi hiç kimse unutmaz. O korku şoku yaşandı ve o korku beyindeki o bilgiyi kalıcı bilgi haline getirdi.” şeklinde konuştu.

“Güçlü insan, beyninin ön bölgesini iyi eğitmiş insandır”

Beyindeki dayanıklılık eğitiminin önemli olduğunun altını çizen Prof. Dr. Nevzat Tarhan; “İnsan beyni yaşam kalıma göre programlanmış çalışıyor. Öncelik hayatta kalmayla ilgili. Kişi eğer bu enerjisini iyi yönetirse, gerekli önlemler alırsa… Strese karşı stres altında soğukkanlı kalma becerileri var. Çocuklarda özellikle dikkat eğitiminde stres altında soğukkanlı kalma becerileri çalışarak ilaçsız dikkat eğitimi yöntemleri, stres yönetim yöntemleri var. Beyinde dayanıklılık eğitimi var. Bu dayanıklılık eğitimi beyindeki networkü oluşturuyor ama frontal lobta yani beynin ön, karar verme bölgesinde. Kişi o bölgeyi iyi eğitirse güçlü bir insan oluyor. Güçlü insan demek beyninin ön bölgesini iyi eğitmiş insan demektir.” dedi.

“Beyindeki altyapının düzelmesi gerekiyor”

İnsanın ruh programının beyinde çalışması için beyindeki altyapının düzelmesi gerektiğini vurgulayan Tarhan; “Beynimiz tipik mühendislik yöntemleriyle çalışıyor. Mühendislik yöntemlerinde beynin yeni anlaşılmasının sebebi mühendislik dendiği zaman Newton fiziği anlaşılıyordu. Şimdi ise kuantum fiziği, olasılık hesapları anlaşıldı. Şu anda yapay zekayı oluşturan fizik özellikle bilgisayarda değil. Şu anda bulanık mantık. Bunu bir Azerbaycanlı buluyor. Beyinde onun hesaplamasını yapıyorlar. Olasılık ya siyah ya da beyaz değil. Gri fonlar, alanlar da var. Bütün bunların hesabını yapabilen bir hesaplama sistemi. 2004'te Nobel ödülü alan kişilerden biri genetikçi, biri kognitif psikolog. Kognitif psikolog nedir? Beyni bilgisayar gibi gören psikoloji dalı. Beyindeki yapay sinir ağlarını çalışan kişi beklemediği bir şekilde yapay zekaya verdiği katkıdan dolayı fizik ödülü aldı. Beynimiz bir mühendisin fabrikayı çalışması gibi çalışıyor, beyin aynen bu şekilde. Beyindeki psikiyatrik hastalıklar dediğimiz hastalıklar beyin hastalığı. Bağımlılık, depresyon beyin hastalığı. Beyindeki altyapıyı düzelttiğiniz zaman ondan sonra terapiler daha sonra geliyor. O zaman alttaki elektrik yapıyı düzeltmek lazım. Kimyasal ve elektriksel yapıyı düzelttikten sonra onun üzerine üst bilgi. Bilgisayardaki bu bağlantılar düzelmeden elektronik devrelerde düzen bozuksa program dönmez, çalışmaz. İnsanın ruh programının da beyinde çalışması için beyindeki altyapının düzelmesi gerekiyor.” ifadelerini kullandı.

“TMU şu anda klinik pratikteki en etkili ve başarılı alan”

Prof. Dr. Nevzat Tarhan, Transkraniyal Manyetik Uyarım (TMU) tedavisi hakkında bilgilendirmelerde bulundu. Tarhan; “Bu şu anda klinik pratikteki en etkili ve başarılı alan. Mesela transkraniyal manyetik stimulation ya da TMS-TMU diye bilinen tedavi yöntemi. Bu tedavi yöntemi beyinde manyetik alan veriyor. Beyne elektrik vermiyor. MR kadar bir manyetik alan veriyor. Beyinde ters yönde doku akımı oluşuyor. Bu doku akımı beyinde voltaja bağımlı iyon kanalları var. Sodyum, potasyum, kalsiyum gibi. Onların bağlandığı reseptörler var orada. Reseptör duyarlılığını değiştiriyor. Voltaja bağlı iyon kanallarının mesela bir de hastalığına göre eğer o şey varsa eksideyse düşürüyor. Ekside verilen uyarıya göre mesela ya bastıracak uyaranlar veriyorsun, yüksek frekanslı veriyorsunuz. Eğer beyinde yavaşlama, yorulma varsa delta dalgaları, teta dalgaları varsa beynindeki enerji akışı, sinyal akışı yavaşlamış demektir. O zaman yüksek frekans veriliyor ve orada beynindeki o bozulmuş ritim düzeliyor. Eğer beyinde beta dalgası yoksa çünkü varsa stres çok yüksekse bu sefer bir hz gibi düşük frekanslı dalgalar veriliyor. Bu sefer beyindeki o aşırı çalışmayı bastırıp beyni sakinleştiriyorsunuz. Bununla beyindeki o reseptör duyarlılığı artıyor. Yüksek duyarlılıkta mesela reseptör onun duyarlılığını aşağı çekiyor. Duyarsızsa uyarıyor reseptörleri. Reseptörlerin açıp kapalıma mekanizmalarını çalıştırıyor.” şeklinde konuştu.

“Psikiyatrik hastalık aslında beynin bir bölgesinin konuşmaması”

Kişiye özel tedavinin de altını çizen Tarhan; “Beyindeki doğal doku akımını harekete geçiriyor. Dışarıdan beyne akım verilmiyor. Elektromanyetik alan beynin kendisinin yapmasını sağlıyor. Beynindeki uyuyan alanları aktif hale getiriyor. Resenkronizasyon yapıyor beyinde. Koherensı düzeltiyor. Ritmi düzeltiyor. Beyindeki psikiyatrik hastalık dediğimiz hastalıklar aslında beynin bir bölgesinin konuşmaması. Mesela lityumla bağlantı kuruyorlar birbirleriyle. Lityumla oradaki yolları açıyorlar. Lityum mesela oradaki sodyum potasyum kanallarını etkileyerek tetiklemeyi yapıyor. Ateşlemeyi kolaylaştırıyor. Bunun gibi etki yapıyor ama biz o manyetik uyarım tedavisini verirken beyne TMS ve TMU denilen tedavi ile birlikte aynı zamanda dijital terapötikler tavsiye ediyor şu anda bakın. Kişiye özel tedavi. Dijital ilaçlar. Mesela o kişiye yapılmış VR gözlüklerle augmented reality ile o kişiye özel üretilmiş bilgileri aynı anda gösteriyorsunuz kişiye. Orada kişinin korkusunu yenmesini öğretiyoruz. Örümcek korkusu, yükseklik korkusu, sosyal korku, sosyal fobi korkusu. Bununla ve dijital oyunlarla yapılıyor bu çocuklara. Dijital oyunlar dijital terapötik Alzheimer'ın unutkanlığın tedavisini dijital terapötiklerle tedavi etmeye çalışılıyor. Şu anda TÜBİTAK projesi aldı bizim arkadaşlar. O şekilde yapıyorlar. İleride bunlar olacak zaten.” dedi.

“Hastaya zarar vermenin türlerinden birisi tedavisiz bırakmak”

Koruyucu hekimliğe daha fazla vakit ayrılması gerektiğini vurgulayan Prof. Dr. Nevzat Tarhan; “Önce tanı koymak gerekiyor. Tanı koyduktan sonra endikasyonu koyup daha sonra tedaviyi yapıp takip etmek gerekiyor. Hipokrat söylüyor ama hastaya zarar vermenin türlerinden birisi de bir hastayı tedavisiz bırakmak. O hasta için gerekli dünyada bir yerde oluşmuş, çıkmış yenilik bir tedavi varsa bunu o hastaya uygulamamak ya da en azından bu hastaya bununla ilgili seçenek var diye söylememek de bir sorumluluktur. Bunu da belirtmek gerekir. Burada tedavi boyutu bu. Hekimliğin bir de ihmal edilen tıp fakültelerinde çok fazla vakit ayrılmayan bir eğitimi var. Koruyucu hekimlik. Birincil, ikincil ve üçüncül korumalar. Birincil koruma toplumdaki sağlıklı kişilerin hasta olmaması için yapılan çalışmaları, ikincil koruma bu risk gruplarını belirleyip erken teşhisle kişilerin hasta olmamasını sağlamak. Üçüncü koruma da hastalığı geçiren birisinin tekrar nüksetmemesi için hastalığın takip edip nüksetmemeyi etmemeye çalışmak. Bu korumalar da önemli. Hastalıkların yüzde altmış yetmişi bütün hastalıklar için kişinin yanlış yaşamasıyla ilgili.” ifadelerini kullandı.

“Doğru seçimler için kendimizi bilgeleştirmemiz gerekiyor”

Yaşam felsefesinin düzeltilmesi gerektiğinden bahseden Tarhan; “Yanlış kararlar, yanlış seçimler, yanlış yaşam felsefesi. Geç yatmak, kilolu olmak. Onun gibi yediğin, içtiğine dikkat etmemek, sosyal ilişkilerine dikkat etmemek ve insan düşün yediğine, içtiğine dikkat ediyor her şeyi böyle titiz yiyor ama düşüncelerine dikkat etmiyor. Düşünceleri de seçmek gerekiyor. Duyguları da seçmek gerekiyor. Beynimizin ön bölgesini eğitirsek, beynimizin ön bölgesinde bir jüri var. Bak bu jürinin başkanında bir yargıç var. Jüri aklımıza bir düşünce geliyor, bir his geliyor, bir fikir geliyor. O jüri hemen hızlı kararlar verir. Uygun, uygun değil. Geçerli, geçerli değil. Faydalı, faydalı değil. Güvenli, güvenli değil. Güzel, güzel değil. Jüri başkanını eğitiyoruz. Jüri başkanı yargıç. Onu eğittiğimiz zaman beyin tıkır tıkır her şeyi doğru, yanlış doğru ama jüri başkanının elinde de ölçü olacak. Elinde bir gözetmen, rehber olacak. Kıyas olacak. Eğer varsa o kişi yanlış ve doğru önünde seçenek çıkar doğru karar verir. Yeni bir seçenek çıkar. Hayat seçimlerimizden ibaret zaten. Onun için doğru seçimleri yapabilmek için kendimizi bilgeleştirmemiz gerekiyor. Yaşam felsefemizi düzeltmemiz gerekiyor. Doğru yaşa mutlu ol. Doğru yaşa sağlıklı ol diyebiliriz.” şeklinde konuştu.
 

Paylaş
Oluşturulma Tarihi27 Nisan 2025