Üsküdar Üniversitesi Kurucu Rektörü, Psikiyatrist Prof. Dr. Nevzat Tarhan "Online Psikoloji Zirvesi" nin konuşmacıları arasında yer aldı. “İnanç Psikolojisi ve Bilim” başlığında değerlendirmelerde bulunan Tarhan, Metaverse ile 5D, 6D’nin hayatımıza gireceğini söyledi. Kurulan sanal evrende sokaklarda dolaşıp kripto para ile alışveriş yapacağız diyen Tarhan, “3 boyutlu kendi kimliğimizle gezdiğimiz bir evren olacak. İnsanlık metaverse ile son derece yalnızlaşıp mutsuzlaşacak. Bu konuda psikoloji profesyonellerine ciddi iş düşüyor. Dijital teknoloji ve küresel sermaye dijitalleşme ile dünyayı kontrol edecek. Harari'nin ortaya koyduğu 'özgür son nesiliz dünya dijital diktatörlüğe gidiyor' açıklamaları büyük bir farkındalığa neden oldu." dedi.
Prof. Dr. Nevzat Tarhan: "Metaverse’li Yeni Evrende İnsanlar Yalnızlaşacak"
Üsküdar Üniversitesi Kurucu Rektörü, Psikiyatrist Prof. Dr. Nevzat Tarhan "Online Psikoloji Zirvesi" nin konuşmacıları arasında yer aldı. “İnanç Psikolojisi ve Bilim” başlığında değerlendirmelerde bulunan Tarhan, Metaverse ile 5D, 6D’nin hayatımıza gireceğini söyledi. Kurulan sanal evrende sokaklarda dolaşıp kripto para ile alışveriş yapacağız diyen Tarhan, “3 boyutlu kendi kimliğimizle gezdiğimiz bir evren olacak. İnsanlık metaverse ile son derece yalnızlaşıp mutsuzlaşacak. Bu konuda psikoloji profesyonellerine ciddi iş düşüyor. Dijital teknoloji ve küresel sermaye dijitalleşme ile dünyayı kontrol edecek. Harari'nin ortaya koyduğu 'özgür son nesiliz dünya dijital diktatörlüğe gidiyor' açıklamaları büyük bir farkındalığa neden oldu." dedi.
"Din sosyal bir kurum değil varoluşsal bir olgudur"
Din ve bilim kavramlarını varoluş bağlamında değerlendiren Prof. Dr. Tarhan, ahlaki bir sistem oluşmasını aşkın bir güce inanma bağlamında açıkladı. Tarhan; "İnanç psikolojisiyle Kanıta dayalı din- bilim ve varoluş kavramlarıyla ilgili özellikle Metaverse'den sonra dünyada neler değiştiğine dair çıkarımlarda bulunmak istiyorum. Biliyorsunuz genellikle din psikolojisi üzerinde duruluyor ama inanç psikolojisi üzerinde çok durulmuyor. İnanç psikolojisiyle ilgili 2010’lu yıllarda bir kitap çalışması yapmıştım orada insanın inanç yönünden temelleri yoksa o dini öğreti kanıta ve akla dayalı olmadığı için bu çağda tesir etmiyor sonucu ortaya çıkmıştı. Dinin sosyal bir kurum olduğu ifade ediliyor. Din yalnızca sosyal bir kurum değil aynı zamanda varoluşsal bir kurumdur. Kişinin inanç konusunda şüpheleri varsa o kimseye öğretiler fayda vermiyor. Böyle bir kişiye empati yapmayı, yardımsever olmayı öğretemezsiniz. Bunun için yüksek aşkın bir değere inanması gerekiyor. Aşkın değere karşı sorumluluk hissetmesi gerekiyor. Her şey dünya hayatından ibarettir diyen bir kimse eski, antik çağdaki gibi düşünüyor demektir. Çünkü Antik Çağda öldükten sonra hesap verme duygusu yoktu. Bu düşünceyle insanlar kendilerini inorganik maddelerin yarattığını ve bu nedenle hesap ve sorgu olmayacağına inanıyorlardı. Bu düşüncede oldukları için herhangi bir ahlaki sistem oluşturulamadı. Ahlaka dayalı bir anlayışın oluşması için kanıta dayalılık gerekiyor. Empati öğretisi için ve iyi insan olmak için kanıta dayalılık gerekiyor." dedi.
"Dijital tabanlı bir evrende yaşıyoruz"
Evrenin yapısı ve insan modeli hakkında değerlendirmelerde bulunan Tarhan; "Evren modeli günümüzde dijital bir yapıya dönüştü. Günümüzde madde tabanlı veya enerji tabanlı değil, dijital tabanlı bir evrende yaşıyoruz. İnsana iki nörogenetik bakışla ruh ve nörodavranışsal açıdan bakmamız gerekiyor. Sebebi ise beynimizin üzerinde bir zihin ve onun içinde de bir bilinç var. Beynimizin eskiden iddia edildiği gibi kapalı devre çalışmadığı, açık çevrim çalıştığı ortaya kondu. Beş duyunun ötesinde başka duyularımız da var. Manyetik duyular, kimyasal duyular var, bütün bunlar bilimde yeni bilgilerin öğrenilmesine sebep oldu. Hatta ben son kitap çalışmamda rasyonel inanç konusunu işliyorum. Spinoza ve Einstein tanrı olarak doğayı kabul ediyordu. Fakat doğa, koskoca evrende yalnızca bir nokta kadar. Bunun dışında müthiş bir evren var… Fizik, fizik ötesi evren var. Nörodavranış ve metakognitif bakış çok önemli. Mevlana’nın dediği gibi dünyada yaşanılmıyor, dünyadan geçiliyor. Kişi yaşam felsefesinde neye inanırsa inansın, insan bu dünyada kalıcı değil geçicidir. Evrensel bir gerçek, ölüm tek kuraldır. Sadece bizim gördüğümüz çok küçük bir enerji bandı kızılötesi aref dalgalarına doğru gidiyor. Isı değişikliklerinin haritası çıkarılıyor." şeklinde konuştu.
"Metaverse ile insanlar yalnızlaşacak"
Küresel sermayenin dijital bir evren kurmak için çalışmalar yaptığını ifade eden Tarhan, Metaverse'in olası etkilerine değindi. Tarhan; "Metaverse ile 5D, 6D hayatımıza girecek. Sanal evren oluşacak, sokaklarda dolaşıp alışveriş yapacağımız, kripto paraların olduğu tamamen 3 boyutlu kendi kimliğimizle gezdiğimiz... Ve insanlık metaverse ile son derece yalnızlaşıp mutsuzlaşacak. Psikoloji profesyonellerine ciddi iş düşüyor. Dijital teknoloji ve küresel sermaye bunu çok iyi kullanarak dünyayı kontrol edecek. Harari'nin ortaya çıkıp 'son özgür nesiliz dünya dijital diktatörlüğe gidiyor' derken haklı bir çıkış yaptı ve farkındalık oluştu. Küresel sermaye yardımseverlik adı altında dijital bir evrene yatırım yaparak insanları ciddi şekilde kontrol altına alıp nüfusu azaltmak istiyor. Yeni tanrı yapay zekâ diyorlar. Davos’ta 2018'de kapıların arkasında bunların konuşulduğu ifade ediliyor. Kendilerini Tanrı kral olarak gören kişiler o halde biz bunu dünyada kontrolü sağlamak için yapmamız lazım dediler. Tanrının her şeye gücü yeter biz bunu yaparız dediler. Geleceğin rüzgârları bu yönde esiyor. Evet insan beyni sadece elektronik devre. Biz psikologlar ve eğitimciler beyindeki network oluşturucularıyız. Eğitimciler sağlıklı network oluşturuyor bizde tedavi ediyoruz." ifadelerini kullandı.
"Dijital dünyanın nesnesi değil öznesi olmalıyız"
İnsanın gelişen tek varlık olduğunu aktaran Tarhan, teknolojinin nesnesi değil öznesi olmak gerektiğini vurguladı. Tarhan; "İnsan soyut düşünebilen tek varlıktır. Buna zihin teorisi denir. Soyut düşünme becerisi olmayan canlılar insan olamıyorlar. İnsanı insan yapan diğer canlılardan farklı olarak akıl yürütebilmesidir. Metakognitif genlerden bahsediliyor. Dört genden biri hayatın anlamı nedir yani anlam arayışı duygusu. Bunu sorgulayan tek varlık insan. İnsan dışındaki hayvan krallığın kurallarını düşünün. Yemek, içmek, üremek ve barınmaktır. Ama insan krallığı öyle değil. Kendini geliştirmek, medeniyet kurmak gibi derdi var insanoğlunun. Bir karınca bin sene önce evini nasıl yapıyorsa öyle yapmaya devam ederken insan öyle yapmıyor. İnsanın yenilik arama durumu var. Riskli davranma geni insanın gelişmesine neden oluyor. Eğitim ve toplum köreltiyor bu geni. Onun için icat çıkarma diye meşhur olmuş bir atasözümüz var. İcat çıkarmak gelecek neslin en önemli kültürel meşruiyetini sağlayan özelliklerden. Yeni deneyimlere açık olup risk alacağız. Bunu yapmazsak 21. Yüzyıl becerisini yakalayamayız. Biz dijital dünyanın nesnesi oluruz öznesi olamayız. Tüketici değil üretici olmamız gerekiyor. Gençlere tavsiyem dijital dünyanın lütfen üreticisi olsunlar. Dijital dünyada aktör olsunlar, kullanılan ve yönlendirilen olmasınlar. Süper bilgisayar süper genç bir araya gelse süper işler yaparlar. İnsanlık kötüye gitmiyor iyiye gidiyor ama dalgalanmalar yaşıyor." dedi.
"21. yüzyıl devrimlerini yakalamamız çok önemli"
Gelenekçi olmanın gelenekten beslenmek olmadığını aktaran Tarhan, Osmanlı'nın endüstri devrimlerini kaçırdığını ifade ederek 21. yüzyıl devrimlerini takip etmenini önemine dikkat çekti. Tarhan; "NATO strateji uzmanı dijital dünyanın ilk mermisinin internetten atılacağını ifade ediyor. Dijitalleşmeyi kullanıcı olacak değil yazılımcı olarak ele almalıyız. Değişen dünyayı konuşurken 1.0 makineyle başladı, 2.0 elektrik devriminin ilk birleştirildiği dev gemi Titanik oldu. İngiltere manşetlerinin Tanrı bile batıramaz dediği gemiyi bir buz dağı batırdı. Endüstri 3.0 ile makine ve elektrik mühendisliği bulundu. 4.0 ise BİG DATA ve büyük veri ortaya kondu. Bugün ise Metaverse'e doğru giden bir durum var. Dijitalleşme yönüne büyük bir gidiş var. Osmanlı döneminde başlayan ve devam eden endüstri 1.0, 2.0 ve 3.0'ı kaçırdık. Şu anda önemli olan 21. yüzyıl devrimlerini kaçırmamak. Gelenekçiler bırakın gelenekçi olmaya devam etsin. Geleneklere bağlı olmak güzel ama gelenekçi olmak yanlış. Türkiye’de gençler bu konuları düşünüyor ve sorguluyor. Zihinsel dönüşümü aşamazsak emin olun medeniyeti yakalayamayız. Onlar yapar biz sadece uygularız. Dijital dünyanın aktörü olmak istiyorsak medeniyette zihinsel dönüşümü yapmamız lazım." ifadelerini kullandı.
"İnsanın yaratılışında inanç ve tanrıyı bulma geni var"
Veri tabanı kavramının Kur'an da geçtiğini ifade eden Tarhan, evrenin yaratılışı hakkında açıklamalarda bulundu. Tarhan; "Allah evreni yaratırken önce veri tabanını yaratmış. Bunun Kuran-ı Kerim’de karşılığı olarak Levh-i Mahfuz kavramı çıkıyor. Levh-i Mahfuz kavramını araştırınca ana kitap anlamına geldiğini gördüm. Yani evreni yaratan Tevhit inancına göre öyle bir yaratıcı olmalı ki bu önce bilgiyi yaratmış, ilmi yaratmış. Her şey Allah’ın ilminden çıkıyor. İnsan için yaratılan ilk şey ilimdir. Ondan sonra evreni yaratıyor, enerjiyi yaratıyor sonra kimya, fizik gibi kanunları ortaya koyuyor. İlk yaratılışta ruhların yaratılışı var. Bütün ruhları topluyor 'Ben sizin yaratıcınız, ilahınız değil miyim?' diye soruyor. Herkes evet diyor. Unutturulmuş değil aslında bu. Dünyaya doğduğumuz zaman yaratıcıyı arayıp bulmayla ilgili genetik kod var. İnanç geni, tanrı geni diyorlar. Aslında bu insanın yüksek bir güce sığınma geni, bağlanma geni. Buna aşk duygusu diyor Mevlâna… Ama biz aşk duygusunu bu çağda geçici şeylere yöneltiyoruz. Ama o duyguyu bize yaratıcı kendini bulmak için vermiş. Onun için bunlar unutturulmuş gibi gözüküyor ama hayır unutturulmamış yalnızca küllenmiş duygular. Yani bu duygu yetenek olarak içimizde var, kullanmamak bizim seçimimiz." ifadeleriyle sözlerini noktaladı.
Okunma : 3002
ÜHA