Prof. Dr. Nevzat Tarhan: “Denetimli Serbestlik sisteminde 2.0’a geçilmesi gerekiyor”
Üsküdar Üniversitesi Kurucu Rektörü Psikiyatrist Prof. Dr. Nevzat Tarhan, Denetimli Serbestlik Hizmetleri 20’nci yıl bölge toplantısına katıldı. İzmir’de gerçekleşen toplantıya çevrimiçi katılan Prof. Dr. Tarhan, denetimli serbestlik olgularıyla birebir temas halinde olduklarına dikkat çekti. Kişilerin sosyal hayata dahil olabilmeleri için çalışmalar yapılması gerektiğini vurgulayan Tarhan, denetimli serbestliğin 2.0’a geçmesi gerektiğini söyledi. Denetimli serbestlik akademisinin kurulabileceği önerisinde bulunan Tarhan, dünyayı düzeltmeye önce kendimizden başlamamız gerektiğini de belirtti.
“Denetimli serbestlik olgularıyla birebir temas halindeyiz”
Denetimli serbestlik sisteminin ele alınmasının önemini vurgulayan Psikiyatrist Prof. Dr. Nevzat Tarhan; “Denetimli serbestlik 20’nci yılında ve burada büyük bir tecrübe birikimi oldu. Bu kendisini yenileyen, geliştiren bir sistem olarak devam ediyor. Olumlu ve olumsuz yönleriyle denetimli serbestlik sisteminin masaya yatırılması ve geliştirmeler yapılması çok önemli. Ben bağımlılık psikiyatrisiyle de ilgilendiğim için denetimli serbestlik olgularıyla birebir temas halindeyiz. Yani ben vakaları gördükçe iyi ki denetimli serbestlik var diyorum.” diyerek sözlerine başladı.
“Denetimli serbestlik sisteminin ‘Denetimli Serbestlik 2.0’a geçmesi gerekiyor”
Tıptaki üç türlü korumadan bahseden Tarhan; “Denetimli serbestlik sisteminin ‘Denetimli Serbestlik 2.0’a geçmesi gerekiyor. Biz bunun için İstanbul Anadolu Yakası Denetim Serbestlik Müdürlüğü ile 5-6 aydır uzun bir çalışma yapıyoruz. Şu anda denetimli serbestlik için eğitime geliyorlar, imzayı atıyorlar. Eğitime geliyorlar ve orada belli bir şeyler tekrarlanıyor. Fakat bu eğitimlerin yeterli olmadığı özellikle bağımlılık olgularında yeterli olmadığı, neler yapılabileceği ile ilgili bir çalışma yaptık. Tıpta üç türlü koruma vardır. İlki birincil koruma. Yani sağlıklı insanların hasta olmaması için yapılan yaşam tarzı eğitimleri. İkincisi risk gruplarını belirleyip onların hasta olmaması için erken tanı ve müdahale ile ilgili. Üçüncüsü de denetim serbestliğin daha çok girdiği periteryal koruma dediğimiz yani üçüncül koruma dediğimiz koruma sistemi. Bu rehabilitasyon ağırlıklı koruma sistemidir. Kişi cezasının karşılığını alıp belli bir ceza çektikten sonra tekrar topluma kazandırılması tekrar iş kazanabilmesi ve sosyal hayata dahil olmasına nasıl katkı sağlayabileceğimizi düşünmemiz gerekiyor.” ifadelerini kullandı.
“Denetimli serbestlik sistemi iyi yürümediğinde toplumda cezasızlık algısı oluşuyor”
Mindfulness uygulamalarının Anadolu kültüründe de var olduğunu söyleyen Tarhan; “Denetimli serbestlik sistemi iyi yürümediğinde toplumda cezasızlık algısı oluşuyor ve caydırıcılık zayıflıyor. İnsanların suç ve şiddet olaylarına karışmaması için güçlü nedenlerin olması lazım. Neden yoksa dış tehdit ve dış kontrolle düzeltemiyoruz. İç kontrol gerekiyor. İç dünyalarına girip bununla ilgili çalışmaların yapılması gerekiyor. Dünyada üzerinde durulan korumada pozitif psikoloji uygulamaları var. İşin içerisinde Mindfulness uygulamaları var. Hatta Slovenyalı filozof, Mindfulness’a ve bunlara karşı yeni bir çözüm arayışı içerisinde olmayı söylüyor. Aslında Mindfulness, kişinin kendinin farkına varması ve bunun üzerine hayatına yeni bir anlam katmasıdır. Bu çalışmalar bizim Anadolu kültüründe var. Mevlana’nın, Yunus Emre’nin öğretileri var. Bu öğretileri almışlar, sistematize etmişler ve metodolojisini geliştirmişler.” şeklinde konuştu.
“İnsanları nasıl kazanacağımıza odaklanmalıyız”
Denetimli serbestlik akademisinin kurulabileceği önerisinde bulunan Tarhan; “İngiltere de Bristol Üniversitesi 2019 yılında intihar salgınına karşı ders koydu. Bu dersin çok işe yaradığını gördük. Öğrencilere dersi veriyoruz. Öğrenim çıktılarını alıyoruz. ‘Arkadaşımla aram düzeldi, babamla aram düzeldi, madde kullanıyordum bıraktım.’ diyen çok vaka var. Biz bunu sistematize edip denetimli serbestliğe nasıl uydurabileceğimizi düşündük. 20 tane modül oluşturduk. Anadolu Denetimli Serbestlik ekibinde çok güzel bir altyapı var. Devletimiz çok güzel bir yatırım yapmış. Gerçekten de birçok suçu ve olayı önlüyor. Bu insanları nasıl kazanacağımıza odaklanmalıyız. Bunun için bir sürü psikolog kadrosu, sosyal çalışmacı kadrosu, çocuk gelişimcisi kadrosu var. Bunun benzerini biz aile için yapmıştık. Gaziantep Belediyesi Aile Akademisi kurdu ve bu şekilde yaptı. Yani bu sistemi kalıcı hale getirerek bir denetimli serbestlik akademisi şeklinde çalışmalar yapılabilir.” dedi.
Dünyayı düzeltmeye kendinden başla!
Bağımlılıkla pozitif psikolojiyi ele alan Tarhan; “Negatifi anlatıp kötüdür demek yerine pozitifi pekiştirmek lazım. Yani buradaki hareket noktası entropi yasasındaki gibi. Mühendisler bilir termodinamiğin ikinci yasasıdır. Yani karanlık yoktur aydınlığın olmaması vardır. Soğuk yoktur ısının olmaması vardır. Aynı şekilde kötülük yoktur iyiliğin olmaması vardır. Bu kişilere iyilik yaparak kazanmayı öğretiyoruz. Minnettarlık, şükran modülü var. Bunlarla kişinin zevk alması sağlanmaya çalışılıyor. Daha sonra kendini tanıma açısından ‘Dünyayı düzeltmeye kendinden başla.’ diyoruz. Diğer bir adım başkalarının duygularını tanıma, yani empati öğretiliyor. Başka bir adım bağlanma, bağımlılık ve güvenli davranış ilişkisi. İnsanın bağlanma ihtiyacı hormonal bir yapı. Bağlanma hormonu oksitosin hormonudur. En yüksek oranda emziren annelerde salgılanır. Bu bağlanma ihtiyacı var. Bunu gideremedikleri için maddeye bağlanıyorlar…” ifadelerini kullandı.
“Öfkeye yaklaşırken itfaiyeci modeliyle yaklaşmak gerekir”
Öfke yönetiminin nasıl olması gerektiğini anlatan Tarhan; “Hepimiz insanız hepimizin öfkeleneceği durumlar olabilir. Burada öfkeye yaklaşırken itfaiyeci modeliyle yaklaşmak gerekir. İtfaiyeci önce söndürür, sonra sebebini araştırır. Öfkelenen bir insan ‘Haksızlığa niye uğradım, bu bana niye yapıldı?’ diyerek öfkeyle kararlar verir ve suç işlenir. O anda öfkeyi soğutma gibi yöntemler öğretiliyor. Bir de dürtü kontrol modülü var. Öfke kontrolüyle birlikte dürtü kontrolü. Aklına ilk geleni hemen yapma eğilimi. Çoğunda dikkat eksikliği hiperaktivite sorunları da var. Empati ve duygu yönetimi modülü de var. Burada sadece duygusal okur yazarlığın dışında onları da yönetebilmek gerekiyor. Motivasyon ve zaman yönetimi diğer modüllerden birisi. Uzlaşmacılık ve çatışma çözmeyi öğretmek, affediciliği öğretmek istiyoruz. Çünkü affedicilik bir insanın sırtında çuval taşımak gibi. Eziliyor onun altında. Halbuki affedilebilecekse affedecek, affedilemeyecekse pozitif pekiştirme yöntemlerini kullanacak. Travmasını o şekilde çözecek.” şeklinde konuştu.
“Bir zihinsel sığınağın olması lazım”
Birçok farklı modülü anlatan Tarhan; “Sosyal medya kullanımı diğer önemli modüllerden birisidir. Manevi değerler eğitimi yine önemli modüllerdendir. Hepimizin içerisinde vicdan denen bir çekirdek var. Çekirdekle ilgili genetik algoritmalarımız var. Mesela Yalom’un Dört Temel Varoluş Anksiyetesi dediği anksiyete. Anlam arayışımız, yalnızlığı giderme ihtiyacımız, özgürlüğü giderme ihtiyacımız, ölüm korkusu. Manevi değerler eğitimiyle hangi dünya görüşünde olunursa olunsun bir anlama ait hissediyorsa bir zihinsel sığınağın olması lazım. Bunun iç kontrol sistemi olarak iç bekçi olarak vicdani bir jüri olarak o kişilere öğretmek çok önemli bir adım. Sınır çizme ve hayır deme becerilerinde bu kişilere nerede duracağını öğretebilmek lazım. Mesela mutluluk ve iyi oluş becerileri kazandırmak. Bütün bunları modüller halinde anlatıyoruz.” diyerek sözlerini sonlandırdı.