Haydi Tut Elimi Derneği üyeleri, ‘Akıldan Kalbe Yolculuk’ etkinliği kapsamında ‘Prof. Dr. Nevzat Tarhan ile Sohbet Saati’ söyleşisinde bir araya geldi. Duygulu anların yaşandığı programda akıl ve kalp arasındaki mesafenin açıldığına, ikisi arasında bir köprünün olmadığına dikkat çeken Tarhan, modernizmin akılla kalp arasında duvar ördüğünü söyledi. Şu an da insanların en büyük ihtiyacının akılla kalp arasında yollar oluşturmak olduğunu belirten Tarhan, duvarları yıkamıyorsak o duvarları delip geçmeliyiz dedi.
Akıldan Kalbe Yolculuk etkinliği gerçekleştirildi!
Programın sunuculuğunu yapan ve dernek hakkında bilgiler veren Haydi Tut Elimi Derneği Üyesi Barış Sürekli; “Çocukluğunuzu hatırlayın. İlk günü, ilk okul gününü, ilk karne gününü, ilk oyuncaklarınızı ve ilk oyunları. Eğer bunları tebessümle hatırlayabiliyorsanız, şanslısınız. Ülkemizde her üç çocuktan biri istismara uğramaktadır. İşte bu konuda canla başla çalışan çocuklarımızın tespit edilmesi, rehabilitasyonu ve hayata kazandırılması için gayretle çalışan Haydi Tut Elimi Derneğimizin programına hoş geldiniz, şeref verdiniz.” dedi.
Ayşe Banu Güngenci: “Cümleler çok kısa ama faaliyetlerin altları çok dolu”
Etkinlikte ilk olarak Haydi Tut Elimi Derneği Genel Sekreteri Ayşe Banu Güngenci kürsüye geldi. Haydi Tut Elimi derneğinden, derneğin amaçlarından ve faaliyetlerinden bahsetti. Güngenci; “2010 yılından beri dernekte genel sekreterlik yapıyorum. İlk zamanlarda konuşma yaparken çok heyecanlanıyordum şimdi de neler yaptığımızı anlatmak için çok heyecanlanıyorum. Bizim sloganımız ‘Geleceğim için bir ışık ver: Haydi Tut Elimi.’ Derneğimiz 0-18 yaş arası gençleri koruma amaçlı koruyucu ruh sağlığı, iyilik hali ve pozitif psikolojik sağlamlaştırma çalıştırmaları yapmak, çocuklarla ilgili olumsuz uygulamaların önlenmesi, onların yeniden topluma kazandırılması, aileye dönüştürülmelerinin sağlanması ve sosyal rehabilitasyonlarının tamamlanması sürecinde desteklenmesi amacıyla kurulmuş ve faaliyet gösteren bir sivil toplum örgütüdür. Genelde koruma altında olan çocukların memur olma hakları var ama memur olana kadar aşağı yukarı bir iki yıl bir aralık oluyor. O dönemde bizlere çok ihtiyaçları var. Eğer biz arkalarında olursak her biri iyi yerlere geliyor. Gerçekten çok da şahit olduk. Giderek derinleşen bu yarayı tedavi edebilmek için kamuoyunu etkileyici faaliyetler düzenleyerek konuya olan hassasiyeti, ilgiyi ve empatiyi arttırmayı amaçlıyoruz. Aile ve Sosyal Hizmetler İl Müdürlüğüyle koordineli hareket ederek kurumdan ayrılan tüm gençlere ulaşmaya çalışıyoruz.” şeklinde konuştu.
Fadime Zehra Ubula: “Çocukluğumuzun en büyük acılardan biri yok sayılma duygusudur”
Programa, Haydi Tut Elimi Derneği’nin desteklediği ve şuan Ankara’da devlet memuru olarak çalışan Fadime Zehra Uluba; “Herkes birbirini görüyor mu, duyuyor mu? Eğer herkes birbirini görüyor, duyuyor ise bu var olduğumuzun en büyük göstergesidir çünkü çocukluğumuzda yaşadığımız en büyük acılardan bir tanesi yok sayılma duygusudur. Kimse bizi görmüyor ve kimse bizi duymuyor. Duymamasının en büyük sebebi ise ailemiz. Anne baba olarak en büyük görevlerden bir tanesi çocukların her zaman dinlenmesidir. Anne ve babalar bizi dinlemediğinden, görmediğinden ve çocuklar hep böyle yok sayılarak büyütüldüğünden birçok acı ve böyle kötü anılar yaşamamıza sebep oluyor. Ben 2011-2012 yılında bu yolculuğa başladığımda hiç kimse beni görmüyordu, duymuyordu. Bu ne yazık ki gerçekti. Benim gibi niceleri var. Yaklaşık dört yıldır Ankara’dayım ve Ankara’da var olmam sizlerin sayesinde oldu. Çünkü ben bugüne kadar hiç yaşamamışım. Ben 25 yaşından sonra var olduğumu, insanların da benim duygu ve düşüncelerimi önemsediğini gördüm. Anne, baba ve anne adaylarına sesleniyorum; Kendi çocuklarınızı dinleyin, onlara kulak verin, ses verin. Hiçbir çocuk cani, canavar değil. İyi bir şekilde yetiştirildiği zaman ahlak, edep, saygı yönünden verildiği zaman önemsendiği zaman emin olun ki çok güzel bir şekilde yetiştirilir. Hem topluma, hem de kadınlara olan saygı daha çok artacaktır ve belki de bu yaşanan onca istismar, kadına yönelik olan şiddetler de bu sayede azalmış olacaktır. Teknoloji olarak çok gelişiyoruz ama insan olarak, zihniyet olarak hep çok geride kalıyoruz. Hala kimse kimsenin kıymetini bilmiyor. Hala herkes yanındakini duymuyor. Bizim en büyük eksikliğimiz anne babamızın bizi yok saymasıdır.” dedi.
Müzik dinletisi beğeni topladı...
Dernek üyelerinin de söz aldığı programda Üsküdar Üniversitesi İnsan ve Toplum Bilimleri Fakültesi Sosyoloji bölümü öğretim üyesi Dr. Öğr. Üyesi Tuğba Aydın Öztürk ve Medeniyet Üniversitesi Sanat, Tasarım ve Mimarlık Fakültesi Türk Musikisi Bölümü öğretim üyesi Dr. Öğr. Üyesi Seda Tüfekçioğlu tarafından müzik dinletisi gerçekleştirildi.
Programda dernek üye ve gönüllülerin çocuklarının koro performansı da ayakta alkışlandı.
Prof. Dr. Nevzat Tarhan: “Amacımız Birkaç Kişinin Hayatına Dokunmak”
Müzik dinletisinin ardından “Prof. Dr. Nevzat Tarhan ile Sohbet Saati” söyleşisi gerçekleştirildi. Moderatörlüğünü gazeteci Şaban Özdemir’in yaptığı söyleşi de Tarhan; “Fadime Zehra gibi birçok kahramanımız var böyle. O sıkıntılı günlerden kurtulmayı başarmışlar. Aslında bizim orada anlattığımız bilimsel bilgileri kullandık. Biraz da kalbimizi, duygularımızı kattık, onlara yardım etmeye çalıştık. Bunun sonucunda, sonuç alabilmemizin %50 kısmında da onların çabası var. Yani burada Zehra gibi kardeşlerimiz eğer bu konuda gayret içinde olmasaydılar bizim yaptıklarımız ilerleyemezdi. Hadisi Kudsi vardır, iyi niyetiniz ve güzel gayretiniz varsa tamamlayıcısı benim diyor. Yani biz demek ki iyi niyetle ve güzel gayretle yaptık. Amacımız Birkaç kişinin hayatına dokunmak, ruhuna dokunmak, onun hayatını geleceğini güzelleştirmek çok önemli bir şeydir. Biz bunun için katkı sağlayabilmişiz, dokunabilmişiz ama insanların özellikle travma kurbanı kişilerin en büyük ihtiyacı o anda önem verildiğini ve değer verildiğini hissetmektir.” ifadelerini kullandı.
Prof. Dr. Nevzat Tarhan: “Şu an da insanların en büyük ihtiyacı akılla kalp arasında yollar oluşturmak”
Haydi Tut Elimi Derneği Başkanı, Üsküdar Üniversitesi Kurucu Rektörü Psikiyatrist Prof. Dr. Nevzat Tarhan, “Şiddetin ortaya çıkmasındaki en büyük sebep, akıl ve kalbin arasındaki mesafenin açılması. Onun için akıl ve kalp arasındaki mesafenin açılmasının ötesinde akılla kalp arasında köprünün olmamasıdır. Modernizm akılla kalp arasında duvar ördü. Şu an da insanların en büyük ihtiyacı akılla kalp arasında yollar oluşturmak. Yani duvar varsa biz o duvarı yıkamıyorsak bile delip geçeceğiz o duvarı. Muhakkak akılla kalp arasında tünelleme yapmamız gerekiyor. Buna kuantum tünel diyebiliriz.” dedi.
Prof. Dr. Nevzat Tarhan: “Bir Şeyin Görünmemesi Olmadığı Anlamına Gelmez”
Prof. Dr. Nevzat Tarhan, “İnsanı sadece maddesel bir varlık gibi düşünün şu an da dünyadaki öğreti, modernizm. Bizim eğitim sistemimiz de öyle. Yani insanı sadece maddeden ibaret bir varlık gibi görerek fiziksel bir varlık gibi görüyor ve o şekilde veriyor. Orada somut ve soyut gerçekler var, görünen ve görünmeyen gerçekler var. Görünmeyen gerçekte, görünmeyen bir şeyin gerçek olmadığını düşünemeyiz. Bir şeyin görünmemesi olmadığını göstermez. Şu an da keşfedilmediğini gösterir en fazla. O yüzden görünmeyen gerçekleri bilim, bilimin alanın dışında tutmuştur. Bu bilimin alanı dışında diyordu ama şimdi görünmeyen gerçeklerin bilimin menziline girmesi zaten teorik fiziğin getirdiği bir şey.” dedi.
Prof. Dr. Nevzat Tarhan: “Akademik Başarı Kadar Hayat Başarısı da Önemlidir”
Üsküdar Üniversitesi Kurucu Rektörü Psikiyatrist Prof. Dr. Nevzat Tarhan, “Akademik başarı kadar hayat başarısı da önemlidir. Hayatının bir döneminde yaşanan şanssızlıkları, dezavantajlı durumu avantajlı hale çevirmek çok zor bir şeydir. Herkes bunu başaramıyor bir nasiptir bu. Onun için o travmayı fırsata dönüştürmek önemli. Travma kurbanı olan kişiler onun üstüne gidip ne öğretti bana deyip kendi hayatlarına uyarlayacaklar, başkalarına faydalı olmaya çalışacaklar. Bu da yaşam amacı olursa insan hem başarılı hem mutlu olabiliyor.” dedi.
Üsküdar Üniversitesi Merkez Yerleşkesi Nermin Tarhan konferans salonunda gerçekleştirilen söyleşinin ardından Prof. Dr. Nevzat Tarhan, Çağın Vicdanı ve Bilinçli Genç Olmak isimli kitaplarını okurları için imzaladı.
Katılımın yoğun olduğu imza töreninin ardından hatıra fotoğrafı çekilmesiyle söyleşi sona erdi.
Okunma : 2235
ÜHA