Üsküdar Üniversitesi Kurucu Rektörü Psikiyatrist Prof. Dr. Nevzat Tarhan, Gazi Üniversitesi Personel Dairesi Başkanlığı tarafından düzenlenen hizmet içi eğitim programına konuşmacı olarak katıldı. Gazi Üniversitesi akademik ve idari personeline yönelik gerçekleştirilen eğitim programı çevrimiçi olarak yapıldı. ‘Depresyonun Virüsü Bencillik’ konusu bağlamında değerlendirmelerde bulunan Prof. Dr. Nevzat Tarhan; “Bencilliğin en büyük ihtiyacı hesap verilebilirliktir. Bir insanı koruyan en önemli şey hesap verilebilmesidir. Vatanseverliği, dindarlığı değildir. Bencil kişiler hesap vermekten çok rahatsız olurlar.” şeklinde konuştu.
“21. yüzyılın bilgelik yüzyılı olmaya ihtiyacı var gibi gözüküyor”
Çevrim içi olarak gerçekleştirilen programın moderatörlüğünü Gazi Üniversitesi Eğitim Şube Müdürü Aydın Kayaer yaptı. Programda iyi karakterli gençlerin yetiştirilmesi gerektiğini dile getiren Prof. Dr. Nevzat Tarhan; “Çocuğu yetiştirirken zeki ve çalışkan olması yetmiyor. Zeki, çalışkan ve iyicil olmalı. Bizim iyilerden olan genç yetiştirmemiz gerekiyor. Önce kendimiz sonra çocuklarımız. İyiliği talep eden kimse olmadıkça mutlu olamıyoruz. Yale Üniversitesi Mutluluk Bilimi diye ders koydu. Hatta New York Times iyilik bilimi diye haber yaptı. Harvard Pozitif Psikolojiyi ders olarak koydu. 2018’de Yale koydu. Biz 2013’te koymuştuk bunu. Bu nedenle bu depresyona koruyucu ruh sağlığı çalışması. Bencilliğin, hazcılığın, çıkarcılığın depresyona nasıl götürdüğüyle ilgili. Geçtiğimiz yüzyıl bilgi yüzyılıydı. 21. yüzyılın bilgelik yüzyılı olmaya ihtiyacı var gibi gözüküyor.” dedi.
“Bu çalışmalar ile kaygılar, korkular ve salgın sonrası büyüme araştırıldı”
Salgın sürecinde yapılan çalışmaların önemini vurgulayan Prof. Dr. Nevzat Tarhan; “Üsküdar Üniversitesi olarak salgın süreciyle ilgili bir araştırma yaptık. 6 bin 318 kişi üzerinde 25 kişiye yüksek lisans tezi olarak verdik. Bu tezin sonucunda 6 bin 318 kişi çalışmalarını raporladılar, kitap haline getirerek yayınladık. Bu çalışmalar ile kaygılar, korkular ve salgın sonrası büyüme araştırıldı. 2021’in nisan ayındaydı. Şu anda salgın bitince tekrar yapalım diyoruz ama salgın bitmeye yeni yeni yüz tuttu. İnşallah büyük bir çalışma yapıp benzeriyle kıyaslama yapabiliriz. Oranlar, hayatta önem verdiğim şeylerin öncelik sırası değişti %59, manevi konulara ilgim arttı %49, zorlukları göğüsleyebileceğimi anladım %56, olayları olduğu gibi kabullenebiliyorum %56, sosyal ilişkilerime daha çok önem vermeye başladım %48, elimdeki şeylerin kıymetini daha iyi anladım %74 şeklinde oldu. Yani kapanma döneminde böyle bir algı oluşturdu. Toplumumuzda %60 civarında bir oranın ilk tepkisi bu yönde oldu. Bu çok güzel bir şey. Yani eğer kişiler böyle olursa bu toplumsal şiddet olaylarının azalması, toplumda insanlar arasında empatinin yükselmesi, sosyal barışın artması demektir. İnşallah bunu arttırma yönünde politikalar üretiriz.” şeklinde konuştu.
“Türkiye ciddi bir sınavdan geçiyor”
Narsisizmin bencillik üzerindeki etkilerinden bahseden Prof. Dr. Nevzat Tarhan; “Medeniyet krizine önceleri ben Batı medeniyet krizi diyordum ama şu anda bu küresel medeniyet krizi oldu. Kaliforniya Sendromu dememizin sebebi de orada çok yaygın olması. Oradan dünyaya yayılıyor. Şimdi bu hedonizm yani hazcılık. Haz peşinde koşmayı ego ideali seçti modernizm. Kişiyi, hazzı yaşam amacı olarak sayan bir kimse yapıyor. Evliliğinde eşi hasta oluyor kronik bir hasta dünyaya bir defa geldim diyor, eşini bırakıyor. Bu bizde de çok yaşanmaya başladı. Tam bencilliğin verdiği bir kişilik. Bencilliğin kişilik haline gelmesidir. Şu an Narsisizm Epidemisi diye bir kitap çıktı. Ben o kitabı Amerika’dan getirttim. Çok hızla yayılıyor narsisizm. Yani narsisizmde kendini üstün görme, empati yapamama, suça beceriklilik var. Bu noktada nitelikli dolandırıcılık çok çıkıyor. Kişi her şeyi kontrol etmek istiyor. Kendini özel hissediyor ve son derece çıkarcı. Bizim geleneksel, muhafazakâr dediğimiz kişilerde bile bu şekilde gardırop Müslümanlığı çoğaldı. Şekil olarak bakıyorsunuz Müslüman ama kapitalist ahlakla yaşıyor. Bunların örnekleri de çok ciddi oranda artmaya başladı. Türkiye ciddi bir sınavdan geçiyor.” ifadelerini kullandı.
“Yüksek güvenlikli toplumlar, yüksek özgürlüğün ve adaletin olduğu toplumlardır”
Yanlış gözüken şeylerin aslında mükemmelin bir parçası olduğunu dile getiren Prof. Dr. Nevzat Tarhan; “Özgürlüğün olmadığı bir ortamda yenilikçilik, girişimcilikte olmuyor. Çoğu keşfin ABD’de çıkması tesadüf değil. Yüksek güvenlikli toplumlarda düşük güvenlikli toplumlara göre keşifler daha çok oluyor. Yüksek güvenlikli toplumlar, yüksek özgürlüğün ve adaletin olduğu toplumlardır. Adil paylaşımın olduğu yerlerde ise insanların kendine temel güven duygusu oluşuyor. Bu şekilde temelde yüksek güvenlikli toplum oluyor. Objektivizm de öyle. Adil ortamlarda olması, adalet ihtiyacı. Bunların hepsi kuantum dinamiğinin bize getirdiği gerçeklikler. Kuantum dinamiğinde o kelebek etkisi, kaos teoremi dediğimiz durumların hepsinde evrende yanlış, şer gözüken şeylerin aslında mükemmelin bir parçası olduğu anlaşılıyor. Kuantum kaos teoreminden sonra her kötü gördüğümüz şeyin aynı kaos kavramında olduğu gibi kötülüklerde, şerlerde mükemmelin bir parçası. Böyle bir durumda bizim yeni becerileri yeni baştan 21. Yüzyıl becerisi olarak çalışmamız gerekiyor.” dedi.
“Bencilliğe karşı eleştiriyi armağan olarak görmek gerekiyor”
Bir insanı koruyan en önemli davranışın hesap verebilirlik olduğunu vurgulayan Prof. Dr. Nevzat Tarhan; “Bencilliğin en büyük ihtiyacı hesap verilebilirliktir. Bir insanı koruyan en önemli şey hesap verilebilmesidir. Vatanseverliği değildir, dindarlığı değildir. Bencil kişiler hesap vermekten çok rahatsız olurlar. Onun için 2008 krizinden sonra şirket çalışanları için üniversitelere etik dersler konuldu. Orada bencil CEO’ların hep bana hep bana demesinin faturasını ödedi insanlık. Bu yüzden bencilliğe karşı eleştiriyi armağan olarak görmek gerekiyor.” şeklinde konuştu.
Okunma : 1957
ÜHA