AYŞE OLGUN
Ölüm sadece büyükleri değil çocukların dünyasını da derinden sarsar.
Özellikle anne ve baba ölümleri küçük çocukların ruh dünyasında çok daha büyük yaralar açar. Yani küçük bir çocuğun böyle bir acıyla başa çıkması çok daha zor olacaktır. Psikiyatri Uzmanı Prof. Dr. Nevzat Tarhan, böyle bir durumda ailenin yakınlarına, varsa büyükanne ve büyükbabalara çok önemli ve zor bir görev düştüğünü belirtiyor ve ekliyor: "Ancak burada özellikle irdelenecek konu; eşini kaybeden bir anne ya da babanın çocuğuna nasıl yaklaşması, bu durumu ona nasıl izah etmesi ve çocuğun yaralarını nasıl sarması gerektiği olacaktır."
Çocukla paylaşın
Tarhan'a göre farklı yaş dönemlerine göre farklı algılamalara sahip olan çocuk, ilk dört- beş yıl içinde daha çok anneye bağlı olduğu için babanın kaybını çok yoğun olarak hissetmeyebilir. Yine de evin içinde varlığına alıştığı, birlikte vakit geçirdiği, henüz tam bir kavram olarak zihnine yerleşmese bile 'baba' dediği bir insanı kaybetmek çocuğu ister istemez üzer. İlkokul dönemine giren bir çocuk ise babasının, sevdiği ve güvendiği bir kişinin kaybını daha ağır bir biçimde yaşar ve daha çok acı duyar. Annenin kaybıysa çocukluk döneminin her aşamasında çocuğu derinden sarsar ve yaralar.
Ebeveyninden birini kaybeden çocuğa gerçeğin uygun bir dille anlatılması gerektiğini ifade eden Tarhan, "Ölümü, üstelik de bir çocuk olarak kaldırmak zordur. İşte bu noktada geride kalan eşe büyük bir rol düşüyor. Ölümü, çocuğun anlayabileceği bir dille anlatmalı, ona kabul edebileceği bir 'ölüm' kavramı vermelidir. Çocuğun duygu dünyasında 'Babam öldü, bitti' imajının olması çocuğu psikolojik olarak yaralar. 'Hayat bu, insan doğar, yaşar, ölür. Hepimiz bir gün ölüp gideceğiz' düşüncesi çocuğun ruhunu zedeler" diyor.
Sevgiyi ruhun gıdası olarak tanımlayan Tarhan, "Çocuk için en önemli ihtiyaç sevgi ve kendisini güvende hissetme duygusudur. Anne ya da babasını kaybeden bir çocuğun bu ihtiyaçlarını özenle karşılamak gerekir. Çocuk çok yakını olan birisinin kaybını 'Artık eskisi kadar sevilmeyeceğim, artık tehlikelerle yüz yüzeyim' şeklinde algılamamalıdır. Çocuğun sevgi ve güven ihtiyacı mutlak surette karşılanmalıdır" diye konuşuyor ve ekliyor: "Çocuğun sevgi ve güven ihtiyacını karşılarken yine de bazı sınırlara dikkat etmek gerekir. Çocuk çok büyük acılar yaşamış olabilir; buna rağmen iyi ve doğru ahlaki normlar verme, iyi insan özellikleri verme kaygısıyla büyütülmeli, disiplin konusu ileri bir tarihe ertelenmemelidir."
ÇOCUK KARŞISINDA BİR MODEL GÖRMELİ
Çocuğun kişilik özelliklerinin bir kısmını anneden, bir kısmını babadan aldığını belirten Prof. Dr. Nevzat Tarhan çocuk için rol modelinin önemli olduğunu ifade ederek şunları söyledi: "Kişilik yüzde 30-40 oranında genlerden gelir; yüzde 60-70 oranında da model alarak öğrenme biçiminde gelişir. Bilindiği gibi erkek çocuklar için baba, kız çocuklar için anne önemli bir rol modelidir. Çocuğun rol modelinin kaybı cinsel kimlik açısından önemlidir. Baba modelini kaybeden çocuk, anneyi rol modeli kabul eder ve cinsel kimliğini oturtmakta zorluk çeker. Rol modelini kaybeden çocuk, onun yerine koyacağı birine; erkekse dayı ya da amca, kızsa teyze ya da hala gibi model olabilecek bir yakının varlığına ihtiyaç duyar. Böyle durumlarda mutlaka baba olsun diye evlenen anneler oluyor. Böyle bir evliliğin ne getirip ne götüreceği konusunda iyi bir analiz yapmak gerekir. Yeterince üzerinde düşünmeden evlenme kararı almak doğru değildir."
Okunma : 5626