Nerede o kıyafete, şana, şöhrete itibar edilen günler! Eeee tabii devir değişti, itibar anlayışı da. Artık cep telefonunuzun modeline, yeniliğine ve özelliklerine itibar edilir oldu. Yani devir, ‘ne kadar yeni cep telefonu o kadar itibar’ devri!
Telekomünikasyon Kurumu’nun yaptığı bir araştırmaya göre Avrupa’nın en hızlı cep telefonu yenileyen milletiyiz. Özellikle Türk erkekleri altı ayda bir cep telefonunu yeni modeliyle değiştiriyor. Avrupa’da ise iki yılda bir cep telefonu yenileniyor. Nihayetinde iletişim kolaylığı sağlaması için üretilen cep telefonlarını bozulmadığı halde niye değiştiririz ki? Buna uzmanlar “ne kadar yeni cep telefonu o kadar itibar” yorumunu yapıyor. Mesela sosyolog Yard. Doç. Dr. Cengiz Yanıklar, ilginç bir değerlendirme yapıyor; 5-10 yıl önce herkeste cep telefonu yokken telefon sahibi olmak bir ayrıcalıktı, statü simgesiydi. Ama artık herkeste cep telefonu var. Şimdi ise ayrıcalık ve statü göstergesi, piyasadaki en yeni cep telefonuna sahip olmak.
Çok değil, birkaç yıl önce cep telefonlarının özellikleri, fonksiyonları satışta etkiliyken artık en son, en yeni daha doğrusu en az insanda olanı makbul. İşte bu mantık, cep telefonlarının sık sık değiştirilmesine sebep oluyor. Herkes bütçesinin sınırlarını zorlayabildiği kadarıyla cep telefonunu yeniliyor. Yanıklar, bunun için de ilginç bir yorum yapıyor; cep telefonunu yenilemek, bireylerin zihninde, modern olmak, çağın yeniliklerine ayak uydurmak anlamına geliyor. Yani, yenisine, en son modeline sahip olmak en modern olmak demek! Yanıklar, reklamlarla ve de toplumsal baskıyla (!) insanların bu anlayışa sürüklendiğini düşünüyor.
Tüketim Sosyolojisi adlı bir kitap yazan Yanıklar, günümüzde insanların kendilerini tüketim mallarıyla gösterdiğini, bu ürünlerin kimliklerinin göstergesi olarak algılandığını anlatıyor. Bu şu anlama geliyor: Giydiğin markalar, kullandığın modeller senin kimliğini oluşturuyor, statünü gösteriyor. Yanıklar, bunun için “İnsanların sosyal hiyerarşideki yerleri bir şekilde tüketim mallarıyla ilintili. Yani bir şeylere sahip olunduğunda statünüz değişiyormuş gibi hissedebilirsiniz.” diyor.
Yine bu araştırmada, cep telefonunu en çok erkeklerin değiştirdiği sonucu çıkmış. Yanıklar ise kamusal alanda erkeklerin daha çoğunlukta olmasının onların statü kaygılarını daha çok artırdığını söylüyor ve ekliyor; “Bu yüzden erkekler için bu tip aletlere sahip olmak daha çok önemli.”
Bir zamanlar sigara içmeye başlamak erkekler için büyümek, reşit olmak anlamına geliyordu. Prof. Dr. Nevzat Tarhan, artık cep telefonu sahibi olmanın bu anlama geldiğini söylüyor. Büyüklük, reşitlik, adam olmanın (!) göstergesi haline gelen cep telefonunu sık sık değiştirmek, en yenisini almak ise statüyü geliştirmek anlamına geliyor. Bireyler toplumda oluşan bu kanıdan o kadar etkileniyor ki, cep telefonlarının modelini değiştirmek, daha yenisini almak psikolojilerini rahatlatıyor.
***
İnternete girilebilen, müzik ve radyo dinlenilebilen, hareketli görüntü çekilip izlenilebilen, yüksek çözünürlüklü fotoğraflar çekilebilen, fotoğraflara efekt eklenilebilen, yüksek kapasiteli, ince ve kapaklı, tercihen kayan kapaklı cep telefonları şimdi en makbulü. Peki, bu özelliklerin hepsi kullanılıyor mu? Tabiî ki hayır.
Telefonum eski, eyvah çağ dışı kaldım!
Cep telefonu reklamları tabiri caizse tüketiciyi can evinden vuruyor. Bizim cep telefonumuzu alırsanız gecelerinizi gündüz gibi aydınlatır, sokakta yürürken herkes size bakar, bizim markanın bu modeli o kadar yeni ki etrafınızdaki her şey onun yanında eski kalır. Televizyonlarda defalarca yayınlanan, gazetelerde, şehir billboardlarında çarşaf çarşaf çıkan bu reklamlar insanların bilinçaltına yerleşiyor. Öyle ki cep telefonunun modeli 2 yıl eskiyenler kendilerini çağ dışında kalmış hissediyor. Reklamların bilinçaltında oluşturduğu bu algı, çevrenin baskısı (ki bu baskı ile son moda telefonunu elinde taşıyan, özelliklerini durmadan anlatanlar oluyor) insanlarda telefonunun eski olduğu duygusunu oluşturuyor. Sonra soluğu bulduğu ilk cep telefoncuda alıyor.
Okunma : 4014