‘Mutluluk uzmanı’ psikiyatrist Prof. Dr. Nevzat Tarhan, entropi yasasına göre evrende düzenden düzensizliğe doğru bir denge olduğunu belirterek, “O nedenle mutsuzlukla savaşmak yerine kendimizi mutlu etmeye gayret etmeliyiz” telkininde bulunuyor
Mutlu musunuz, mutsuz mu? Mutluluğa inanır mısınız? Mutsuzluktan kaçınır mısınız? Peki ya aslında nedir mutluluk?
Hakkında herkesin az çok fikir ve duygu sahibi olduğu ender konulardan biridir mutluluk. Neticede hepimiz bu dünyanın fanileriyiz. Doğum ile ölüm arasında geçen sürede de mutluluğu tanımlamaya, onu bulmaya, yakaladıysak da kaybetmemeye çalışıyoruz. Bilim de bu soruların yanıtlarını arıyor. Hatta mutluluğun özel bir günü bile var; 20 Mart. Birleşmiş Milletler, bundan 7 yıl önce 20 Mart'ı, dünyanın her yanında insanların mutluluğun önemini fark etmesi için Uluslararası Mutluluk Günü (International Day of Happiness) ilan etmişti. Bu mutlu günün bu seneki teması ise ‘Birlikte daha mutlu’ olarak belirlendi. Amaç bizi ayıranlardan ziyade ortak noktalarımıza odaklanmak…
Biz de bu vesileyle, “Mutluluk Psikolojisi ve Stresle Başa Çıkma’’ adlı kitabın yazarı olan, Üsküdar Üniversitesi rektörlüğünü yürüten, psikiyatrist Prof. Dr. Nevzat Tarhan’a mutluluğu sorduk.
Nevzat Bey, ‘ mutluluğun resmini çizebilir misiniz’ bilmiyorum ama ‘mutluluğun kitabı’nı yazmış bir bilim insanı olarak, mutluluğu nasıl tanımlıyorsunuz?
Mutluluğun resmini en güzel Abidin Dino çiziyor. Ama ben ‘mutluluk yemeği’nin tarifini verebilirim; hayatı sevgi kabında, saygı ile sabır kaşığıyla karıştırırken içine 4 ‘a’ (aşk+anlam+amaç+arkadaş) katarak pişirilen lezzettir. Afiyet olsun!
Peki ya mutsuzluğu nasıl tanımlayabiliriz?
Mutsuzluk ile mutluluk sıcak ile soğuk, karanlık ile aydınlık gibidir. Biri arttığı zaman diğeri otomatik olarak azalır. Termodinamiğin ikinci yasası olan entropi yasasına göre doğada sıcaklık arttığı zaman soğukluk azalır, soğukluk arttığı zaman sıcaklık azalır. Evrende düzenden düzensizliğe, aydınlıktan karanlığa doğru bir denge vardır. Aynı şekilde bir de davranışsal entropi vardır. Buna gör de iyilik arttıkça kötülük azalır. Mutluluk da bir entropidir. Mutluluk arttığı zaman mutsuzluk kendiliğinden azalır. Tam da bu nedenle pozitif psikoloji bilimi ortaya çıktı. İnsan kendini mutlu etmeye başardıkça mutluluk entropisi yükseliyor ve bunun sonucunda da mutsuzluğu azalıyor. O nedenle mutsuzlukla savaşmak yerine kendimizi mutlu etmeye gayret etmeliyiz.
Klasik psikoloji, kişideki eksiği/arızayı düzeltiyor, sıfır noktasına getiriyor. Ama pozitif psikoloji kişiyi sıfırın üzerine çıkarıyor, kaliteli ve mutlu yaşamayı, iyi insan olmayı öğretiyor. Mutluluk bilimi, insanın kendi kendini tanıması ve geliştirmesi açısından 21.yüzyılın bilimsel bilgisi olacak gibi görünüyor.
(Fotoğraf: AA/Elif Küçük)
MUTLULUĞUN NOTALARINI ÖĞRENMEK…
Mutluluk, içten gelen bir şey midir yoksa onun için çabalamak mı gerekir?
Mutluluk kendiliğinden olmaz. Bir durum değil bir süreçtir. O nedenle ona yatırım yapılacak, emek verilecek ve onun sonucunda ulaşılacak. Tıpkı bir müzik aleti öğrenir gibi mutluluğun notalarının öğrenilmesi lazım.
Bazı felsefi görüşler mutluluğu renkli gölgeye benzetirler. Siz onu yakalamaya çalıştıkça kaçar. Ama siz yolunuzda giderseniz, hayatınıza devam ederseniz gölge de arkanızdan gelir. Mutluluk da bunun gibidir. Baştaki sorunuza belki şimdi yanıt verebilirim. Mutluluğun resmini ‘belli bir hedefi olan ve hedefe giderken arkasından renkli gölgesinin geldiği bir insan’ olarak çizmek mümkün. Yani mutluluk hedeflenmez. Hedefin yolunu bilen insanda kendiliğinden ortaya çıkar.
Hiç unutmam başarılı bir iş kadını vardı. Evi arabası villası vardı ama ‘neden mutlu değilim?’ diye sormuştu. Mutluluğu nerede aradığı önemli. Onun sorusunun cevabı aslında sorusunun içerisindeydi. Mutluluğu dış nedene bağlamış, ‘şuyum buyum olsa mutlu olurum’ diye düşünmüş. Oysa dış nedenlere bağlı mutluluk olmaz. Mutluluğunu dış nedenlere bağlayan kişi, belki birçok şeyi elde eder ama daha iyisi daha iyisi dedikçe, sahip olduklarının değerini bilemez ve mutsuz olur. Mutluluğunu iç nedenlere bağlayan kişi ise sarayda da zindanda da, her ortamda her şartta mutlu olmayı başarabilir.
ABD’li ressam Dianne Dengel’in “Home Sweet Home” (Evim evim güzel evim) adlı bu resmi, internette ‘mutluluğun resmi’ olarak tanımlanıyor.
Bireysel mutluluk mümkün müdür? Yoksa insanların mutluluğu içinde bulundukları toplumdan/ülkeden/ dünyadan bağımsız olamaz mı?
Mutluluk parfüm gibidir, bulaşır… Sen mutluysan çevrendeki insanlar da mutlu olur. Tam tersi olarak onların mutsuzluğu seni de etkiler. Mutluluk bireyseldir ama dinamiktir. Mutluluktan beslenmeyi bilmiyorsak, yaşadığımız ortamdaki sorunlar bizi mutsuz eder. Kişinin bulunduğu toplumdan bağımsız olması çok zor. Bu noktada doğru tavır almak önemli. Sizi mutsuz eden bir olay yaşadığınızda sizi mutsuz eden aslında o olay değil, ona verdiğiniz tepkidir. Başınıza gelen bir olayı nasıl karşılaştığınız, olaydan daha önemlidir.
Mesela bir uçurtma düşünün. Onu uçuranın rüzgar olduğu zannedilir ama aslında onu uçuran rüzgara karşı aldığı pozisyondur. Aynı şekilde hayat olaylarına, toplumdan gelen zorluklara karşı doğru bir pozisyon alabilirsek; olumsuz olaylar bizi mutsuz etmek yerine yaşam enerjimizi yükseltebilir.
Mutlu olmak için neler yapmalı? Mutsuzluğa düşmemek için neler yapmaktan kaçınmalı?
Mutluluk peşinde koşmak mutluluğu kaybettiriyor insana. Mutlu olmak için kişi kendine doğru hedefler seçmeli, hayatına anlam katmalı. Kendini mutlu etme odaklı yaşamamalı. Başkalarını mutlu ederken kendinin de mutlu olduğunu görecek. Klasik psikolojideki ‘zincirleri kır, duvarları yık, canının istediği gibi yaşa mutlu olursun’ anlayışı terse döndü. Mutluluk bilimine göre bencil değil sosyal bir mutluluk anlayışı hakim artık. Beyin bilimi çalışmaları sonucunda ortaya çıktı ki mutluluk yöntemlerinden biri de sessiz ve rastgele iyilikler yapmak…
MUTLULUĞUN 5 KRİTERİ
Mutluluğun 5 kriterini sorsam neleri sıralardınız?
Pozitif duygu durumuna sahip olmak, bir konuya kendini kaptırarak akış duygusunu yaşayabilmek, sosyal ilişkiler kurmak, anlamlı bir hayat yaşamak ve tatmin duygusu.
Gerek Türkiye İstatistik Kurumu’nun gerekse de Birleşmiş Milletler'in yaptığı araştırmalarda, Türkiye’nin mutluluk oranı genelde düşük çıkıyor. Bu durumu nasıl yorumlarsınız?
Toplum olarak ‘yakınmacı’ bir kültürden geliyoruz. Sürekli eleştiren, sahip olduğu şeylerin kıymetini bilmeyen, özgüveni düşük olan insanların özelliği olan yakınmacılık, korku ve baskı kültürlerinde hakimdir. ‘Sen adam olmazsın’ tarzıyla büyütülen insanlarda vardır.
Kişi kendi bir şey yapamayınca başkasına eleştirerek kendini iyi hisseder. ‘Başarısızım ama bunun sebebi ben değilim’ diye sorunun sebebini dış nedene bağlamak kültürel bir alışkanlık bizde. Hatta bizde şöyle bir şey vardır; örneğin çocuk kafasını masaya çarptığında, ebeveyni hemen ‘tu kaka, pis masa’ diye masayı suçlar. Bu bir eğitim hatasıdır, bunun düzeltilmesi lazım yoksa.
Kaynak: //www.gazetekadikoy.com.tr/yasam/mutluluk-bir-entropidir-h13894.html
Okunma : 14752
ÜHA