Aşk üzerine çalışıyorsunuz sürekli, neden?
Aşk kurbanları yüzünden olsa gerek. İnsan psikolojisi ve davranışları üzerine çok kitap yazdım. Aşk 15-20 yıldır bilimin menziline girdi. Aşk hastalığına yakalananlar rahatlıkla tedavi edilebiliyor. Aşk saplantılı ve kontrolsüz yaşandığında patolojik bir mesele haline geliyor ve bunu kontrol etmek ve doğru yaşamayı öğretmek önemli benim için.
Doğru söylüyorsunuz, aşkta çizginin bir yanı mutlu diğer yanı hasta ediyor...
Kontrolünü kaybediyor kişi ama bu önlenebilir bir şey. Âşık olduğunuzda hayatınızı pozitif yönde etkileyebilirsiniz.
Aşk sürekli devam edebilen bir şey mi, yoksa bir ömür biçmek mi gerek?
Aşk bir yolculuktur ve kontrol edebilirseniz hayat boyu tek bir kişiye âşık olarak kalabilirsiniz. Ama şöyle düşünün; aşk bir enerjidir ve onu doğru yönetebilmeniz gerek, yönetemezseniz elinizde patlayacak bir bombaya döner. Aşkı yönetebilmenin 10 kuralı var. Bu kuralların her birini uygularsanız aşkı en kaliteli şekilde yaşar ve sürdürebilirsiniz.
Biz o 10 kuralı alıp gidelim o halde...
Keşke o kadar kolay olsaydı. Maddeler basit gibi görünüyor ama yapabilmek kendini eğitebilmekten geçiyor. Olması gereken aşka ‘otantik aşk’ adını verdim.
Neden otantik aşk, ne ifade ediyor?
Aşk bir çeşnidir, içinde her duyguyu barındırır. Korku, kıskançlık, heyecan, acı, mutluluk... Tüm bu duyguları arındırabilirsen saf olan aşka ulaşabilirsin. İşte o saf aşka “Otantik aşk” dedim.
Bediüzzaman’ın “Aşk çekici bir güzelliğe yönelmiş çılgın bir cezvedir” sözü ne anlatır?
Buna en güzel örneği yıllar evvel GATA’daki olayla anlatabilirim. Bir yüzbaşının karısı hastalandı, tedaviye aldık ama hastalığı ilerledi ve iki üç gün içinde o genç kadını kaybettik. İki küçük çocukları vardı. Yüzbaşı birkaç gün sonra intihar etti. Karısına çok âşıktı ve çılgın cezveye düştü, onsuz yapamayacağı için kendini öldürdü. Demem şu, aşkı sonsuzlaştırmak ve onun anısını yaşatarak, çocuklarına aktarmak ve bir gün yanına gideceği günle motive olarak yaşamalıydı. 10 maddede anlatmak istediğim yaşadığın aşk artık somut değilse onu somutlaştırmayı da bilmelisin.
'4M1Y' KURALI NE DEMEK?
Eşinizi kaybettiniz, aşka kafa yoran bir psikiyatrsınız. Siz nasıl başa çıkıyorsunuz?
2005’de ‘Kadın Psikolojisi’ adında bir kitap yayımlamıştım. Karım “Bu kitabı benim sayemde yazdın” demişti. Gerçekten de öyleydi. Kadını ve erkeği tüm açıklığıyla konuşabilen bir çifttik, uyumluyduk. Eşimi kaybettikten sonra aşk olgusuna daha çok kafa yormaya başladım. Ve araştırmalarım sonunda fark ettim ki benim de çok hatam olmuş ona karşı...
Pişmanlık hissi mi yaşıyorsunuz?
Hayır, artık değil. O bendim ve hatalarıyla, güzellikleriyle iyi bir ilişki yaşadık.
Nasıl mücadele ediyorsunuz, bu duyguyla?
Evde bana onu hatırlatan bir köşe var. Sürekli kullandığı eşyalar, okuduğu kitaplar... Aşkınızı kaybetmekle başa çıkmak, daha bilinçli yaşamayı gerektiriyor. Artık başa çıkabiliyorum ve ona kavuşacağım zamanı bekliyorum.
Aşkta rol paylaşımları hakkında ‘4M1Y’ kuralı diye bir şey getirmişsiniz, nedir açılımı?
4 M; melek, mutfak, muhabbet ve meslek. 1 Y ise, yatak odası rolleri. Melek rolü annelik ve babalık görevlerini içeriyor. Muhabbete zaman ayırmayan ilişkiler biter. Meslek ise evde geçerli bir rol değildir. Yönetici bir eş gün içindeki alışkanlıklarından ötürü eşini evde yönetmeye kalkarsa o aşk zamanla kaybolur. İşkadını, işadamı kimliklerini evde bırakmak zorunludur. Ve yatak odasında tüm kimlikleri bırakmak gerekir.
Bunun için de özel bir bilgi var mı?
Aşkı besleyen en önemli şey sekstir. Kadın ve erkek bunu iyi idare etmeli. Erkek görüntüden etkilendiği, kadınsa dokunulmaktan hoşlandığı için seks güdümü harekete geçer. Özel bir bilgi değil, eskilerin dediği gibi “Kadın yatak odasında kabare kızı gibi olmalıdır.” Eğer yatak odası karanlığa gömülürse aşk bir süre sonra eski heyecanını kaybeder.
AŞKIN GÖZÜ KÖR MÜDÜR?
Ya saplantılı aşkların içinden nasıl çıkılacak?
Beyin böyle durumlarda bağımlıların gösterdiği tepkileri gösteriyor. Madde bağımlıları uyuşturucuyu nasıl istiyorsa, o kişiyi öyle isteme hali oluyor. Beynin bir bölgesi istem dışı çalışarak hatalı komut veriyor. Vakalarımdan bir tanesi teyzesine âşık olmuştu ve o sırada teyzesi evlenmek üzereydi. Kişi cinayete varacak tepkiler göstermeye başlamıştı. İki ay içinde ilaç destekli tedaviye aldık. İşte “Aşkın gözü kördür” lafı da buradan çıkmıştır. Beyin gerçeklik testi yapamadığından hayal, madde ve rüya gerçekliğini birbirinden ayıramaz oluyor.
“Tek gecelik aşk” deriz mesela... Peki, ne diyeceksiniz bu konuda?
‘Hatalı kullanım’ diyorum. Çünkü aşk birçok konuyu içinde barındırır. Seks, muhabbet, şefkat, sadakat gibi... Tek başına seks, sekstir sadece. Tek gecelik seks yaptığınız biri için kendinizi ateşe atar mısınız? Cevabı her şeyi açıklıyor...
İlk görüşte aşk gerçek mi, bir yanılgı mı sizce?
İlk görüşte aşk, sevgi ihtiyacı yüksek kimselerde daha sık görülen bir durum. Kişi zaten arayış halindedir. İdealize ettiği, hayalini kurduğu sevgiliyi ilk gördüğü kişiye yükler, yani onun düşüncesiyle ‘âşık’ olur. Bu yüzden tehlikelidir bu tür ilişkiler. Ailesinden beklediği ilgiyi göremeyenlerde de sıklıkla görülür ya da dış görünüşe odaklanan kişilerde...
Garip değil mi, nasıl olur da hiç tanımadığı-mız biri için kalbimiz atmaya başlar?
Hayalimizdeki kişi, beklentilerimizin ve çevremizin oluşturduğu kodlarla, o kişinin davranış ve duygu kalıplarının kesişiminden doğar... İşin ilginç yanı, bu seçim çok da farkında olduğumuz bir karar verme süreci değildir, aslında. Çünkü bu tercihlerimizi çoğunlukla psikolojik ihtiyaçlarımıza göre yapıyoruz.
Aşk konusu çok uzun ve kapsamlı... Bu yüzden son bir soru soracağım, nedir aşk?
Ah bir bilsem... Aşk denizine girdik çırpınıyoruz. Aşkın ne olduğunu tam anlamıyla öğrenmek sanırım mümkün değil.
Mevlâna gibi hamken pişecek, yanarak olgunlaşacak ve bizi saf aşkla tanıştıracak 10 kurala bir bakalım...
Kural 1: En az kendini düşündüğün kadar eşini de düşün.
Kural 2: Davranışlarınızın doğal sonucunu yaşayın. Mesela eşiniz size hakaret ettiyse özür dilemesi gerektiğini ona hissettirin.
Kural 3: Şefkatli olmak mecburi.
Kural 4: Ağlamanın sorun çözmeyeceğini bilmek zorundasınız. Ağlamak sorun çözmek için kullanılıyorsa ilişkiyi kötüye kullanıyorsunuz demektir.
Kural 5: Sözlerinizin ve davranışlarınızın sorumluluğunu üstlenin.
Kural 6: Kontrol edemediğin ya da gücünün yetmeyeceği bir şeye âşık olduysan eğer kavuşma imkânı olmadığı için ömür boyu aşk kurbanı olarak yaşayacağını kabullen.
Kural 7: Sevdiğinle çatışma yaşıyorsan dürüst ol ve mücadele et. Duyguları bastırmak yerine tartışmaya açık ol. Eşinin seni üzen davranışlarını içinde yaşamak yerine onunla paylaşmak her şeyi telafi eder.
Kural 8: Eskimeyen aşkların püf noktası birbirlerine sürekli soru sormasıdır. “Bugün nasıl hissediyorsun, ölmeden önce nereleri görmek istersin, seni bugünlerde en çok ne kızdırıyor?” Eşinin duygu durumunu ve hayattan beklentilerini öğrenmek üzerine sorular sormayı ihmal etme. İnsan değişebilen bir varlık. Eşinin duygu durumundan haberdar olman ilişkinizi güncel ve dinç tutar.
Kural 9: Aşkların olmazsa olmazı takdir, onay ve iltifattır. Bunu oturduğunuz evin kirası gibi düşünün. Ödemezseniz orada oturamazsınız. Takdir ve iltifat etmiyorsanız iyi bir ilişkiyi hak etmiyorsunuz demektir.
Kural 10: Bediüzzaman der ki; “Aşk çekici bir güzelliğe yönelmiş çılgın bir cezvedir.” Aşkı ebedileştirmek için mecazi aşkı hakiki aşka çevirmek yani âşık olduğunuz kişinin ilahi ve sonsuz güzelliğini bu dünyadaki bir yansıması olduğunu düşünerek sevme sırrını unutmamak gerekir.
AKŞAM
Okunma : 11725