Hayatın yoğun ve ağır temposuna ayak uydurmaya çalışırken kaçınılmaz hale gelen stres, modern çağın en büyük sorunlarından biri haline geldi. Stresin sebep olduğu hastalıklar ve tehlikeler ise oldukça yüksek... Üsküdar Üniversitesi Kurucu Rektörü Psikiyatrist Prof. Dr. Nevzat Tarhan, strese bağlı nörolojik etkilere ve konunun bilinmeyenlerine ışık tuttu. Stres her yaşta insanın maruz kaldığı ortak kaygı problemleri arasında yer alıyor. Birçok hastalıkla yakından bağlantılı olan aşırı strese de ''toksik stres'' deniyor. Diğer adıyla ''zehirli stres'' olan bu aşırı kaygı durumu, insan hayatInın bütününü olumsuz yönde etkiliyor. Üsküdar Üniversitesi Kurucu Rektörü Psikiyatrist Prof. Dr. Nevzat Tarhan stresin sebep olduğu nörolojik rahatsızlıklar ve stresin doğru yönetimi hakkında dikkat çekici açıklamalarda bulundu.
Stres, günlük yaşantımızın dengesinde bozulmaya yol açan her türlü iç ve dış etkeni kapsayan olumsuz bir duygusal deneyimler arasında yer alıyor. Stres hormonu, hiperkortizolizm denilen kortizolün aşırı salgılanmasına sebep oluyor. Kortizolün aşırı salgılanması ilk olarak beyni etkiliyor. Beyindeki tüm bağlantılar, stresin sebep olduğu konuyla ilgili onu aşırı çalışmaya itiyor.
Bu aşırı stresli çalışma, bazı hormonları tetikliyor. Dopamin, serotonin, noradrenalin, oksitosin, büyüme hormonu gibi stresten etkilenen bu hormonlar zehirli strese sebep oluyor. Zehirli stres sonucunda kanser, felç, kalp krizi gibi çok ciddi sağlık sorunları ortaya çıkabiliyor. Üsküdar Üniversitesi Kurucu Rektörü Psikiyatrist Prof. Dr.Nevzat Tarhan, stresin yol açtığı bu sorunlara değinirken başa çıkma yöntemleri hakkında önemli açıklamalarda bulunuyor.Stres, günlük yaşantımızın dengesinde bozulmaya yol açan her türlü iç ve dış etkeni kapsayan olumsuz bir duygusal deneyimler arasında yer alıyor.
Stres hormonu, hiperkortizolizm denilen kortizolün aşırı salgılanmasına sebep oluyor. Kortizolün aşırı salgılanması ilk olarak beyni etkiliyor. Beyindeki tüm bağlantılar, stresin sebep olduğu konuyla ilgili onu aşırı çalışmaya itiyor. Bu aşırı stresli çalışma, bazı hormonları tetikliyor. Dopamin, serotonin, noradrenalin, oksitosin, büyüme hormonu gibi stresten etkilenen bu hormonlar zehirli strese sebep oluyor. Zehirli stres sonucunda kanser, felç, kalp krizi gibi çok ciddi sağlık sorunları ortaya çıkabiliyor. Üsküdar Üniversitesi Kurucu Rektörü Psikiyatrist Prof. Dr. Nevzat Tarhan, stresin yol açtığı bu sorunlara değinirken başa çıkma yöntemleri hakkında önemli açıklamalarda bulunuyor.
''Karanlığın Beş Atlısı''
Aşırı stresi, toksik stres olarak tanımlayan Prof. Dr. Nevzat Tarhan, bu zehirli stresin beyinde asit özellikli kimyasal salgıladığını vurguluyor. Toksik stresin kin, öfke, nefret, kıskançlık, düşmanlık gibi duyguları tetiklediğini ifade eden Tarhan, bu duyguları ''karanlığın beş atlısı'' olarak adlandırıyor. Toksik stes altında vücudun ''savaş ve kaç'' durumuna girdiği için savaş durumunda canlı organizmanın yatırım yapmadığını, bütün kaynaklarını savunmaya yönelttiğine de dikkat çekiyor.
“Bu çok rastladığımız bir şeydir. Stres varsa Alzheimer hastalığı demans hastalıkları ile kişi hızla birden çökmeye başlar. Böyle durumlarda hızla yıkılma başlar. Nörolojik hastalıklar için bir diğeri de mesela Parkinson hastalığı da tetiklenir. Demans tetiklenir. Bağışıklık sisteminin etkilendiği birçok şey stresle arasında sebep sonuç ilişkisi barındırır. ”
Akut Stres Kansere Sebep Oluyor
Vücut savunmaya yöneldiği için dış tehlikeleri ikinci plana atıyor. Bu sebeple vücudun bağışıklık sistemi geçici olarak bloke oluyor ve yavaşlıyor. Akyuvarlar tarafından çember altına alınıp zararsız bir şekilde tutulan atipik hücreler, bağışıklık sistemi zayıflayıp akyuvarlar azalınca kanser hücrelerine dönüşerek çoğalmaya başlıyor. Mide-bağırsak hastalıkları, kemik iliği bozulması büyüme hormonunun geri çekilmesi gibi olumsuzluklara sebep olan akut stresin fiziksel rahatsızlıklarla yakından ilgisi bulunuyor.
Stres Bardağı Taşıran Son Damla Olabilir!
Stresin bütün nörolojik hastalıkları tetikleyici etkisi olduğunu ileri süren Prof. Dr. Nevzat Tarhan, beyin ve kalp damarlarıyla ilgili bir sorunda stresin, bardağı taşıran son damla olabileceğini vurguladı. Vücudun bozulmuş fonksiyonu üzerinde bir nevi inceldiği yerden kopma etkisi yarattığını yineledi.
“Bu çok rastladığımız bir şeydir. Stres varsa Alzheimer hastalığı demans hastalıkları ile kişi hızla birden çökmeye başlar. Böyle durumlarda hızla yıkılma başlar. Nörolojik hastalıklar için bir diğeri de mesela Parkinson hastalığı da tetiklenir. Demans tetiklenir. Bağışıklık sisteminin etkilendiği birçok şey stresle arasında sebep sonuç ilişkisi barındırır. ”
Bu Kişilerde Ani Kalp Krizi Riski Beş Kat Daha Fazla
Strese duyarlılığın genetik yapıyla yakından ilgili olduğunu belirten Tarhan, genellikle hiperaktivitesi olanların strese daha yatkın olduğunu belirtiyor. Nöropsikiyatr, hiperaktivitesi olanlarda bu stres bozukluğunun ortaya çıktığını vurgulayarak bu kişilerin özelliklerini sıralıyor;
• Aceleci
• Sabırsız
• Kıpır kıpır
• Yerinde duramayan
• Hep tetik halinde olan
• Hep koltuğun ucuna oturan
• Sempatik sinir sistemi aşırı çalışan
• Gevşeyemeyen
• Rahatlayamayan
Aynı zamanda stres bozukluğu ve hiperaktivitesi olan kişilerde, kalp hastalıkları mide bağırsak sorunları üç kat artarken ani kalp krizi riski ise beş kat yükseliyor. Sempatik aktivasyonu olan bireyler ise gevşeyemiyor, kendilerini rahatlatamıyor. Ancak kişi isterse parasempatik sinir sistemini devreye sokup bu özelliğini törpüleyebiliyor.
Müdahale İçin İlk 6 Saat Çok Önemli!
Strese bağlı demansın anti-stres tedavisiyle eski hale gelebildiğini öne süren uzman Nöropsikiyatr Nevzat Tarhan, strese bağlı beyin felcinde ilk 6 saatin müdahale için çok önemli olduğunu vurgulayarak uygulanacak fizik tedaviyle durumun kronik olmaktan çıkabileceğini ileri sürdü.
'Sıfır Stres Hoş Olurdu Ama Mümkün Değil'
Stresten uzak durmak değil, stresi yönetmek gerekiyor. Stresten kaçındıkça, ikincil, üçüncül stresler ortaya çıkıyor ve beklenti anksiyetesi oluşuyor. Beklenti anksiyetesi, stresle ilgili beklenti kaygısı oluşturuyor. Bu sebeple kişi, stresten uzak durmam lazım diyerek kaçındığı zaman bir yeri uyuşsa hemen paniğe kapılıyor. Kötü bir haber duysa bundan çok çabuk etkileniyor. Çünkü bu hayatta sıfır stres, hoş olurdu ama mümkün değil, gerçekçi de değil. Stresi yenmek, stresten uzak durmak tabiri psikiyatrik bir terminoloji değil.
Stres Nükleer Enerji Gibidir, Doğru Yönetilirse Şehri Aydınlatır
Toksik stresin kontrol edilemeyen stres olduğunu ileri süren Prof. Dr. Nevzat Tarhan stresi kontrol etmeyi öğrenmek gerektiğini vurguluyor ve şöyle devam ediyor;
''Stres bir nükleer enerji gibidir. Nükleer enerji nedir? Bir basınç vardır, tehlike boyutu vardır ama onu iyi yönetirseniz o ne yapar bir şehri aydınlatır. Stres insanda iyi yönetilirse o kişiye enerji verir, motivasyon verir, kendini harekete geçirmeyi sağlar ve o kişiyi kamçılayıcı etki yaratır. Bu nedenle kontrol edilen stres faydalıdır.''
Yakınmacı Yaklaşım Ve Korku Stresi Artırıyor
Stresle ilgili zihnimizdeki kalıp yargıları değiştirmemiz gerekiyor. Stresin bizim için bir tehlike, tehdit boyutu vardır ancak fırsat boyutu da vardır. Stresin nasıl yönetileceği konusuna odaklanmak gerekiyor. Stresle ilgili yakınmacı yaklaşım ve korku stresi artırıyor. Stresi bir rüzgar gibi algılamak gerekiyor. Uçurtmayı uçuran rüzgar değil, uçurtmanın rüzgara karşı aldığı pozisyondur. Bireyinde strese karşı aldığı pozisyon onu ayakta tutuyor ve başarıya götürüyor. Ancak aşırı rüzgar olan durumlarda kaçınmayı da bilmek gerekiyor. Önemli olan rüzgara karşı doğru pozisyon almak.
Stresi Yönetmekte 3 Model Var
Stresle başa çıkma yöntemlerini açıklayan Tarhan, üç modelden bahsederek bu modellerin özelliklerini sıralıyor;
Sünger tipi kişiler, stresi emerler, emerler, emerler ve çökerler. Hep yakınmacıdırlar ve motivasyonları yoktur. Hep negatife odaklanmış kişilerdir. Bunlar sünger tipi stres yönetimidir ve stresi yönetemedikleri için hayatta birçok fırsatı kaçırırlar.
Teflon tipi denilen tipler. Teflon tavanın özelliğini bilirsiniz… Kendisi yanmaz ama temas ettiklerini yakar. Öyledir bu tipler de… Bu kişilerde kendileri strese girmez ama birinci derece yakınları dahil herkesi strese sokarlar. Bencildirler, çıkarcıdırlar, empati yapamazlar, olayları kendi açısından yorumlarlar.
Teflon tipi kişiler narsistik kişilerdir. Teflon özellikleri nedeniyle bu kişiler güçlü olurlarsa, herkesin onlara ihtiyacı varsa insanlar geçici olarak katlanır ona. Ama güç elinden gittiği zaman yapayalnız kalırlar. Teflon tipler belli bir müddet sonra mutsuz olan kişilerdir. Strese karşı bencilce yaklaşan kişiler diyebiliriz. Kutsalı, çıkarı olan kişilerdir.
Kauçuk tipi stres yönetimi olanlar strese karşı esner, elastiktir, stresi emdikten sonra tekrar eski haline gelir. Burada stresi yönetir. Kauçuk tipin stres yönetimi vardır. Bu kişilere stres zarar veremez ama stresi bir şekilde kendi amacı için kullanabilir.
Stres yönetiminde buna ''psikolojik resilience'' deniyor. Psikolojik sağlamlık olarak da ifade ediliyor. Psikolojik sağlamlık, maddesel sağlamlık değil katılık değil, sağlamlık. Psikolojik katılıkla psikolojik sağlamlık aynı şey değil. Psikolojik katılık, inatçılıktır, esnemez kırılır. Teflon tava mesela esnemez ve kırılır. Kauçuk tip, esner, emer, tekrar eski haline gelir. Resilience kelimesinin Türkçe karşılığı esnekliktir. Elastik tipi psikolojik sağlamlığı öğrenmek gerekiyor. Psikolojik sağlamlığı öğrenemeyen kişi, stresi yönetemez.
Okunma : 879