20 Kasım Dünya Çocuk Hakları Günü'nde Mutlu Yuva Mutlu Yaşam Derneği’ni Genel Başkanı Psikiyatri Uzmanı Prof. Dr K.Nevzat TARHAN ve gönüllü Ali Kahraman örnek bir proje daha hazırlayarak çocuklara yuva sıcaklığını hissettiriyor.
İşte On5yirmi5.com'dan Arzu ERDOĞRAL'ın haberi...
20 Kasım Dünya Çocuk Hakları Günüydü.
O günü hatırladık ya da farkında bile değildik…
Hatırladıysak ne yaptık?
Mesela; Çocukların erişkinlerden farklı fiziksel, fizyolojik, davranış ve psikolojik özellikleri bulunduğunu, bakımının bir toplum sorunu olduğunu, korunmaya muhtaç, yetim ve risk altındaki çocukları topluma kazandırmak için ne yapmak gerektiğini v.b. biliyor muyuz?
Bugün 22 Kasım… O gün geldi ve geçti…
Zaten önemli olan çocukları sadece bir günde değil sürekli akılda tutmak ve onlara gereken ilgiyi göstermek.
Bu kapsamda yaklaşık 1 yıl önce kurulan Mutlu Yuva Mutlu Yaşam Derneği’ni tanımaya ne dersiniz?
Çocuk yuvalarında toplu halde yaşayan 3-6 yaş grubundan başlayan kimsesiz çocukların gözetilmesini sağlayan, onlara normal yaşam alanlarında evler kiralanan, her evde 3 bakıcı bayan istihdam eden ve düzenli olarak teftişlerde bulunan dernek, bu projeyle çocukların sosyal hayata adapte olarak büyümesini ve Türk aile yapısına uygun olarak yetiştirilmesini hedefliyor.
Derneğin ses getiren faaliyetlerinin ardından daha geniş bilgi almak üzere Mutlu Yuva Mutlu Yaşam Derneği’ni Genel Başkanı Psikiyatri Uzmanı Prof. Dr K.Nevzat TARHAN ve gönüllü Ali Kahraman ile görüştük.
AMAÇ YUVA SICAKLIĞINI HİSSETTİRMEK…
Mutlu Yuva Mutlu Yaşam Derneği’ni Genel Başkanı Psikiyatri Uzmanı Prof. Dr K.Nevzat TARHAN
Faaliyetleri ile dikkat çeken derneğin ilk oluşumuna nasıl karar verildi?
SHÇEK şimdiki adıyla Çocuk Hizmetleri Genel Müdürlüğü bünyesinde epeyce çocuk var. Bu çocukların ruhsal sorunları var. Aile sıcaklığını ve aile olgusunu oluşturamıyor bu çocuklar. Aile algısının oluşturulamaması da çocuklarda duygusal ihmallere neden oluyor. Bu çocuklar ileride çok sık psikiyatriye gitme durumunda kalıyorlar. Kurum bu kadar emek verdiği halde çocuklara psikolojik anlamda kaliteli bir hizmet verilemedi. Bu gerekçelerle yasa değişti. (Çocuk evleri, sevgi evleri açılmasıyla ilgili.) Yasa değiştirilmesiyle üzerine Suffa Vakfı teşvikte bulundu. Öğretim üyelerinin oluşturduğu danışmanlıkla, çocuk psikiyatrisi desteği aldılar bizden. (Sivil Toplum tarzında sosyal sorumluluk projesinde bu çıkan yönetmeliğe uygun olarak çocuk haklarıyla ve evleri ile ilgili dernek kurulup, o derneğin çocukların bakımını Çocuk Hizmetleri Genel Müdürüyle bir protokol yapıp çocuklarını bakımını alma tarzında.) Bu evlerde, eğitici ve bakıcı anneler tarzında bir yuva sıcaklığını hissettirmek ve çocuklara sahip çıkmak için evlat edinme sorunu olan özellikle yasal olarak mahkeme kararıyla kuruma bırakılmış çocukları bu yasa değişikliği üzerine devralındı. Bu 100'e yakın çocuk, çocuk evlerinde eğitiliyor veya okula gönderiliyor. İhtiyaçları karşılanıyor. Masrafların aşağı yukarı yüzde 60'ını dernek, yüzde 40'ını devlet veriyor. Bu şekilde psikologlarla kurumun eğitiminden geçmiş eğitici annelerle çocukların bakımı yürütülüyor. Kurum denetleyici olarak bütün işlemleri yazılı olarak kaydediyor.
ÇOCUĞU SEVGİSİZ BIRAKMAK DA İSTİSMARDIR
Çocuk yuvalarında cinsel taciz ve çocukların dövülmesi gibi görüntülerine şahit olduk ne yazık ki. Bu konuda en önemli şey denetim. Denetim mekanizması en iyi şekilde yürürlükte diyebilir miyiz?
Oradaki bakıcılardan birisi çocuğun yüzünde çok hafif morarma yapacak herhangi bir darpta bulunsa hemen savcılığa bildiriliyor. Zaten bununla ilgili yasa değişikliği oldu. Cinsel istismar ihmal varsa bırakın cinseli, fiziksel olarak bir şiddet uygulanıyorsa hemen harekete geçiliyor. Aslında çocuğu sevgisiz bırakmakta bir istismardır. Çocukla alakadar olmamak, altını kaçırmış bir çocukla ilgilenmemek de bir istismardır. Böyle bir durum varsa, nereden kaynaklanmış hemen tespit ediliyor.
Çocuk evlerinde evindelik duygusuyla sistem yürütülüyor. Çocuklarla ilgilenen sürekli psikologlar var. Bakıcı annelerin bu konuda eksikliklerini tamamlamak için süreç psikologlarla birlikte işliyor. Böyle kötü şeyler olmuyor, bize de şimdiye kadar rapor edilmedi.
MUTSUZ ÇOCUK ŞİDDETE YÖNELİYOR
Kurumdaki çalışma biçimi de olayları tetikleyebiliyor. Çocuk mutsuz olduğu için şiddete yöneliyor. Bakıcılarda zorlanıyor böyle durumlarda. Psikolojik formasyonla birlikte bakımın yapılması gerekiyor. Sosyal çalışmacının, psikolojik danışmanın ve diğer bakıcılarının birlikte yapabileceği bir çalışma bu. Böyle bir sistemin kurulması gerekiyor. Çocuk Esirgeme Kurumu bu konuda bir çözüm geliştiremedi. Yediriyor, içiriyor, barındırıyor ama psikolojik açıdan gerekeni veremiyor. Biz ise dernek olarak bu sistemi bütünüyle hayata geçirmiş bulunuyoruz.
ONLARA KENDİ ÇOCUKLARI GİBİ SAHİP ÇIKTILAR
Derneğin kurulduğu günden bugüne ne kadar yol kat edildi?
Bizim beklediğimizden daha iyi sonuçlar elde ettik. Bakıcı anneler kendi çocuğu gibi onlara sahip çıktı. Gönüllülük olduğu için ortaya güzel bir tablo çıkıyor.
Yönetmelikte bazı eksiklikler var. Bunlar hızlanırsa sistem daha iyi olacak. Yasal konudaki bazı boşluklar giderildiği için Türkiye'de bu konuda faaliyet gösteren başka derneklerde mevcut. Gönüllü olan herkesin dernek kurup, kurumla protokol yaparak bu tür faaliyetleri üstlenme imkânı bulunuyor. Fakat psikolojik yardım sağlanması şartıyla bu bakımın yapılması gerekir. Bizim derneğinde en büyük artısı çocuklara psikolojik destek veriyor olması…
BUNLAR TRAVMA GEÇİRMİŞ ÇOCUKLAR
Çünkü bu çocukların hepsi travma geçirmiş. Örneğin zamanında evde zincirle bir yere ayağından bağlanmış, babası alkolik, babası annesini öldürülmüş... Böyle çocukları alıp eğitmeye çalışıyoruz. Normal bir annenin ve babanın baş edemeyeceği çocuklar. Dernekteki çocuklar ise tecrübeler sayesinde çok mutlu… Her şey çok güzel gidiyor şu anda.
Bu konuda toplum olarak neler yapılabilir?
Bu çocuklar tam yetim çocuklar. Annesiz ve babasız… Mutlu Yaşam Derneği’nin web sitesi var. İsteyen herkes bu adresten bilgi alabilir. Aynı zamanda gönüllü de olabilirler. Öte yandan Üsküdar Üniversitesi olarak da derneği destekleme kararı aldık. Eğiticilere sadece teorik bilgiler değil o alanda çalışırken yaşadıkları zorluklar ile alakalı olarak destek vermek gibi projelerde var.
BİRİSİNE BAĞLANMAK PSİKOLOJİK BİR İHTİYAÇ
Bu dernek destek görmezse kapatılabilir gibi bir risk yok değil mi?
Yasal prosedürler ve eksiklikler var ancak şu anda destekleyen ve sahip çıkan çok. Beklediğimizin ötesinde herkes daha mutlu. Aşılması gereken bazı zorluklar var. Zihinsel dönüşüm gerektiren bu konuların çözülmesi gerekiyor.
Ne gibi?
Sosyal Hizmetler Kurumu'nun öfke eğitimindeki yaklaşımında eksiklikler var. Mesela bakıcı anne kendinize anne dedirtmeyin, çocukları sevmeyin, sarılmayın ve kendinizi çocuklara bağlatmayın tarzında eğitiliyor. Sosyal Hizmetler Kurumu'nun buradaki amacı çocuk istismarı olmaması. Ancak birisine bağlanma psikolojik bir ihtiyaç… Çocuklar ilgi göremeyince dışarıda yabancı kimi görse sarılıyorlar. Çocuklar “sevilmiyoruz” gibi bir duyguya kapılıyorlar. Dışarıda gösterilen ilginin etkisinde kalıyorlar. Bu tarz olguların değişmesi gerekiyor.
ÇOCUKLARIN MUTLULUĞU BİR SORUMLULUKTUR
Bu dönüşüm sizce nasıl gerçekleşir?
Bu konuda bir proje hazırlıyoruz. Bakan kurum olarak değişime açık olduklarını söyledi. Bu proje içerisindeki kurumda çalışanların eğitim ve uygulamalarıyla ilgili de bazı şeyler yapılacak. Zaten kurum sosyal çalışmacıya 30 ve 40 çocuk düşerse yapamaz bunu. En az 5 psikolojik danışmanla ilgili bir çalışma gerekiyor burada. Bakanlığa sunmak üzere bütün bunları bir proje haline getiriyoruz. Eğer çocuk evleri çoğalırsa kurumun yükünü büyük ölçüde hafiflemiş olacak. Bu tarz girişimler, istismarları da giderecek. Ama toplum buna sahip çıkmalı… Mutsuz çocuk varsa; kurulan binadan, üretilen bilimden dikilen gökdelene kadar hiçbir anlamı yok. Mutsuz çocukların toplumunda insanların mutlu olması beklenemez. Çocukların mutluluğu bir sorumluluktur. İş adamı ve zengin olmaktan daha önemlisi çocukların mutluluğuna hizmet etmektir. Bu insani bir görevdir.
KENDİNİ DUVARLARA VURAN ÇOCUK BAŞARILI BİR ÖĞRENCİYE DÖNÜŞTÜ
Bir psikologdan ziyade bir baba olarak o evlere gittiğinizde neler hissediyorsunuz?
Çocuğa evde ziyaret pek istenen bir şey değil. Çocuklar o zaman kendilerini vitrinde, hayvanat bahçesinde ziyarette gibi hissediyorlar. Çocuk bunun için bakıcı anne, sorumlu kişilerle bağlantı kuruyor. Biz bunları denetliyoruz. Biz bu çocukları ilk ziyaret ettiğimizde kendilerini ısıran, kafalarını sağa ve sola vuran çocuklardı bunlar. Daha sonraları bu çocuklar okula gitmeye ve okuldaki başarılarını arttırmaya başladı.
Bu nedenle eğitimcinin anne baba yerine geçecek kişi tarzında olması şart. Bizlerde onu vermeye çalışıyoruz. Verilebildi de…
ÇOCUK BİR KEDİ YAVRUSU MU YOKSA BİREY Mİ?
Türkiye'de çocuk hakları dediğinizde bu terimin neresindeyiz sizce?
Kanun değişti ama insanlardaki önyargı değişmedi. Çocuğu eşya, kedi yavrusu gibi görme yaklaşımı var. Çocuğu ayrı bir birey gibi görme, onun da hakları olduğunu bilme toplumda yaygın bir anlayış değil. Birleşmiş Milletler’de çıkan Çocuk Hakları sözleşmesine paralel yasalar çıktı. Ama toplumda bu konuda algı oluşmadı. Toplumsal algıların bu konuda güncellenmesi gerekiyor. Bizim toplum çocuğa değer veren ve seven bir toplum. Bu konuda bir sahiplenme olursa Çocuk Esirgeme Kurumu gönül rahatlığıyla bu faaliyetlere destek verebilir. Çocuk evlerinin sağlıklı yürümesi içinse mutlaka denetim gerekir.
EV ORTAMINDA HAYATLARINI SÜRDÜRMELERİ HEDEFLENİYOR
Mutlu Yuva Mutlu Yaşam Derneği gönüllüsü Ali Kahraman
Günümüzde bu tarz oluşumlara ihtiyaç var. Bu derneğe destek veren kişilerden birisiniz. Neler söylemek istersiniz?
Derneğin öne çıkan faaliyetlerinden biri Çocuk Esirgeme Kurumunda kalan belli yaş üzerindeki öğrencilerin evlerde istihdam edilerek toplumla bir bütünlük sağlamaları…
Aynı zamanda normal bir ev ortamında nasıl yaşanıyorsa o şekilde hayatlarını sürdürmeleri hedefleniyor. Bu anlamda Bayrampaşa ilçesinde şu anda aktif olarak açılan üç tane ev var. Bu evlerin açılmasıyla ilgili olarak bende görev almış bulunuyorum.
ALLAH’IN BİZE HEDİYESİ 5 ÇOCUK KOMŞU…
Ne gibi görevleriniz var?
Evin açılması ve tutulması, içindeki eşyaların döşenmesi çocuklara uygun olarak eşyaların alınması ve sonunda da çocuklarımızın o eve taşınarak aile ortamında yaşamalarının sağlanması anlamında faaliyetlerde bulunduk. İnsanlar genelde bu çocuklara şöyle bakıyorlar. Çocukları koruyalım, destekleyelim ama biraz bizden uzak olsunlar. Bu her insanda biraz vardır. Ben buna biraz daha farklı bir boyut kazandırmaya çalıştım. Kendi evimin karşısında başka bir daire vardı. Uzun süre satılmak istendi, satılamadı.
Ev sahibiyle konuştum, evimin yanına komşu getirdim. Oraya 5 tane küçük komşularım geldi. Aslında bize rahmet geldi. Komşudan öte 5 tane Allah’ın bize hediyesi olan rahmetli insanlar geldi. Bu insanların rahmetinden biz istifade ediyoruz. Biz onlara bir şey yapmıyoruz aslında onlar bize bir şeyler yapıyor.
Bu anlamda böyle bir faaliyet içerisinde bulunmak gerçekten çok keyif verici. Onların gözündeki o mutluluğu, sevgiyi görmek çok müthiş bir şey. Bundan ciddi anlamda etkileniyorsunuz. Bayrampaşa Kaymakamı Sayın Abdülkadir Yazıcıoğlu'nun da ciddi bir emeği var. Bizi harekete geçiren, bu hizmeti sunma azmini veren bizzat Sayın kaymakamımızdır. Şu anda çocuklarımız evlerinde normal hayatlarına devam ediyor. Bizde hem bir komşu olarak hem bir bu işe öncülük eden kişilerden birisi olarak onları düzenli olarak takip ediyoruz. İhtiyaçları ve benzeri sağlık sorunlarıyla ilgilenmeye çalışıyoruz.
TAM BİR SAAT HİÇ KIMILDAMADAN ELLERİMİ TUTARAK OTURDU
Çocukların gözlerindeki mutluluktan bahsettiniz. Siz ileriye dönük ne sağlandığını düşünüyorsunuz?
İlk çocuklar eve geldiğinde kaymakamımızla onları ziyarete gittik. Yere bağdaş kurup oturduk, iki tane çocuk hemen kucağımıza geldi Yaklaşık 1 saate yakın sohbet ettik. Çocuk kucağımda tam bir saat hiç kımıldamadan ellerimi tutarak oturdu. Orada şunu görüyorsunuz. Çocukların yiyeceğe, içeceğe mutlaka ihtiyaçları var ama asıl ihtiyaç sevgiye… Çocuklarda o sevgiyi yakalamanın mutluluğunu görüyoruz. Bunun gelip geçici olarak moda, bir akım olarak kalmaması gerekiyor. Genelde insanlarımız deprem gibi şeylerde bir anda iyilik meleği oluyorlar ama sonrasında o gösterilen ilgi bir anda yok olunca insanlar ciddi bir hayal kırıklığına uğruyor. Ben kendi nefsiyle ilgilenen insanları sık sık uyarıyorum. “Bunu çok tutarlı bir şekilde, çocukları bir anda uçuracak şekilde değil de, uzun soluklu ilişki ve hizmet olarak bunu yapmamız gerekir” diye...
Geleceğe yönelik ise şöyle düşünüyoruz; Koruyucu aileler o çocuklar ile ilgileniyor. Fakat bu sürecin, çocuklarımızın okuyup, ev bark sahibi olup, kendi ayaklarının üzerinde duruncaya kadar sürekli devam ettirilmesi sonrada bu kurulmuş hısımlığın devamının olması gerekiyor. Projenin asıl başarısı burada olur. Küçük ama devamlılığı olan bir mantıkla sürdürülürse çocuklarımız için daha faydalı olacağını düşünüyorum.
On5yirmi5.com
Okunma : 16870