TARHAN Ailesinin Soy Ağacı

Adnan Menderes, psikolojik savaş ve demokrasi kültürü

SONY DSC1920-21. Dönem T.C. Başbakanı Merhum Adnan Menderes’in yaşa­dıkları ve yaşatıldıkları iyi analiz edilirse demokrasi kültürünün önemi çok daha iyi anlaşılır.

27 Mayıs 1960 sonrası Yüksek Adalet Divanı yani Yassıada mahkemeleri deni­len aslında Yüksek İnfaz Kurulu demenin daha doğru olduğu bir yargılama süreci yaşanmıştı. 15 kişi idama, 31 kişi ömür boyu hapse, 418 kişi değişik hapis ceza­larına çarptırılırken 123 kişi de aklandı. Bu yargılama süreci Milli Birlik Komi­tesi idam cezalarından üçünü onayladı. Tutuklu bulunan Maliye Bakanı Haşan Polatkan ve Dışişleri Bakanı Fatin Rüştü Zorlu 16 Eylül 1961’de idam edildi.

Toplumdan bir tepki gelmemesi üze­rine Başbakan Adnan Menderes ise ertesi gün İmralı Adası’nda idam edildi. Tarihçi­ler Ankara’da 100-150 kişi hapse girmeyi göze alarak yürüseydi idamların yapıla­mayacağını söylüyorlar. Bu nedenle De­mokratik tepkinin toplumda oluşturulan korku psikolojisi ile nasıl engellendiğinin bir örneği yaşandı.

Neden bu üçlü idam edildi?

Bu üçlü Bağdat Paktı ve Ortadoğu coğrafyasının yeniden tanzimi için canla başla çalışmışlardı. 27 Mayıs kışkırtılmış iç olaylar için gerçekleşiyor fakat Dışişleri Bakanı idam ediliyor çok ilginç bir ayrın­tıdır. Uluslararası Sermaye böyle istemişti.

Aşağıdaki ansiklopedik bilgiyi oku­duğumuzda 27 Mayıs öncesi toplumsal hareketlerin hiç tesadüfi olmadığı anlaşı­lacaktır.

“İktidar ve muhalefet arasındaki kav­ga 1960 yılından itibaren artık en yüksek haline ulaşmıştı. CHP Genel Başkanının yurt gezileri engellenmek isteniyor, mu­halif yazarlar tutuklanıyor basın sansürle­niyordu. CHP’yi ihtilal hazırlığı içerisinde olmakla suçlayan iktidar, Nisan ayında basını ve muhalefeti soruşturmak amacı

ile gazete kapatmaktan, muhalif düşün­cede olanları tutuklamaya kadar geniş yetkilere sahip bir Tahkikat Komisyonu kurdu. Bunun karşısında mecliste söz alan muhalefet lideri İsmet İnönü bunun demokratik rejim yolundan çıkıp bir bas­kı rejimi yoluna girmek olduğunu belirtti ve o ünlü sözünü söyledi: “Bu yolda de­vam ederseniz, ben de sizi kurtaramam”. Ancak 27 Nisan 1960 günü Tahkikat Ko­misyonu yasal olarak kuruldu. İnönü’ye 12 oturum TBMM toplantılarına katıl­mama cezası verildi. Olaya tepki gösteren CHP Grubu meclisten zorla çıkartıldı. Meclisteki kargaşa sokağa taşmakta ge­cikmedi. 28-29 Nisan 1960’ta İstanbul ve Ankara’da üniversite öğrencileri olay­lı gösteriler yaptılar. Olayların şiddetle üzerine gidildi. Üniversiteler kapatıldı iki şehirde de sıkıyönetim ilan edildi. De­mokrat Partili gençler 5 Mayıs 1960 günü DP liderine bağlılıklarını ifade etmek ve iktidara destek olmak için Ankara Kızı­lay Meydanında bir gösteri düzenlemeyi planladılar. Ancak 555K parolasıyla ör­gütlenen muhalif gençler 5 Mayıs akşamı saat beşte meydanı doldurdular, arabasın­dan indiğinde protestocular arasında ka­lan Başbakan Menderes tartaklandı, olay yerinden güçlükle uzaklaştı. 21 Mayısta Harbiyeliler Ankara’da sessiz bir yürüyüş yaptı. Başbakan Menderes radyoda yaptı­ğı konuşmalarla kışkırtmalara kulak asılmamasını söyledi. Ege Bölgesine giderek İzmir, Bergama ve Manisa’da CHP’yi eleş­tiren konuşmalar yaptı.” (Wikipedia)

Milliyetçi duygular kışkırtılarak 1980 darbesi gerçekleştirildiği, laiklik hassasi­yeti kışkırtılarak 28 Şubat Askeri müda­halesi gibi 27 Mayıs öncesi öğrenci hare­ketleri kışkırtılarak 1960 darbesi yapıldı.”

Bugüne dönersek Türk toplumu 1950 den sonra yaşadığı süreçte demokrasi kültürünü önemli ölçüde özümsedi ki yeni kışkırtmalar yapıldığı halde özellikle sonuç vermedi. Alevi-Sünni, Türk-Kürt kışkırtmaları Suriye olayları öncesi med­yada çok dikkati çekiyor. Ancak siyaseti basireti bozacak sonuçlar ortaya çıkmıyor.

Demokrasi kültürünü dört ana başlık­ta anlayabiliriz.

- Otoriter olmamak, kendi fikrini zorla kabul ettirmeme, yani özgürlükçü olmak fakat doğrulardan vazgeçmemek.

- Totaliter olmamak, herkes benim gibi düşünsün dememek, yani çoğulcu ol­mak fakat ilkelerden vazgeçmemek

- Eleştiriye açık olmak, muhalefeti dinleyebilmek yani toleranslı olmak fakat; onurundan da vazgeçmemek.

- Kararları birlikte almak, başkaları­nın görüşünü göz önüne almak yani ka­tılımcı olmak fakat değer yargılarını da savunabilmek

Demokrasi aileden başlar derken bu kuralları ve değer yargılarını evinde parti­sinde şirketinde uygulayan insan gelişmiş insan olabiliyor.

Demokrat Ol Ama Kuzu Olma

Merhum Menderes’in 27 Mayıs 1960 infazı sürecinde mağdur, mazlum, işken­ceden ezilmiş ruh hali bize demokrasinin bedel ödemeden elde edilemeyeceğine bir örnek oldu. Onuru ile yaşayan, değer yar­gıları olan, ilkeli bireyler batı dünyasında 400-500 yıllık süreçte oluştu bizde 40-50 yılda alman mesafe çok daha hızlı oldu. Bu sebeple Menderes ve üç arkadaşı de­mokrasi şehitleridir.

Türkiye 20’inci yüzyıldan bu dersleri alarak 21’inci yüzyıla girmeye çalışıyor. Toplum olarak mazlumlara sahip çık­mak sözde kalmamalı, ancak böyle olursa onurlu ve özgür yaşayabiliriz.

Adnan Menderes Demokrasi Platformu Dergisi

Okunma : 5712

 

Haberler

Foto Galeri