Türkiye’nin yeni bir bunalım döneminden geçtiğini gösteren tartışmalarla karşı karşıyayız. Soma Maden Ocağı faciası bile sağlıklı analiz edilemiyor ve psikolojik savaş malzemesi yapmaya çalışanlara alet olunuyor diye söyleyebiliriz.
Soma Faciası sağlıklı toplumlarda dayanışma ve yardımlaşmayı artırması gerekirken -tabiri uygunsa- ‘karpuz gibi ikiye bölünmüş’ toplum yapısında daha fazla ayrıştırmayı doğuruyor. Bu arada ben ve benim gibi sesleri az çıkan çoğunlukta olan kişilerin de toplumun kutuplaşmacı gidişinde üçüncü görüş sunduklarını veya beklediklerini görüyoruz.
Soğukkanlı analiz yapabilen bazı yazarlar bile “taraf- karşı taraf” algısını artırmak isteyenleri besleyen yorumlarda bulunabiliyor.
Ülke TV programına canlı yayına telefon bağlantısı ile katıldım. Gözüken o ki fırtınanın ortasındayım. Dost insanlara ve Allah için sevdiğim insanlara bile kendimi anlatmakta zorlanıyorum.
Başlayan tartışma ile ilgili görüşlerimi birinci ağızdan dile getirmek istiyorum.
1-CNN Türk’teki Enver Aysever’in programına çıkmamı yanlış bulanlara:
Fikrine ve geçmişine güvenen, açık ve şeffaf olmayı, konjonktürel değil, ilkesel hareket etmeyi, bilimsel namusu önemseyen kişilerin susmasını etik bulmam. O programı ve formatını çok iyi bilerek gittim. Sorulara verdiğim cevaplarımın her birinin sonuna kadar arkasındayım. Programı izleyenler için aykırı sorulara cevap vermekten korkanlara yol gösterici olacağına inanıyorum.
2-Siyasilerin öfke söylemi veya nefret söylemi konusundaki ilkesel görüşlerimi söylememin yanlış olduğunu söyleyenlere:
Meslek etiği olarak ne Sayın Başbakan ne Sayın Kılıçdaroğlu ve ne de Sayın Fethullah Gülen hakkında kişisel analiz yapmadığımı eleştiri sahiplerine vurgulamak istiyorum. Hemen her defasında kişileri analiz etmeyeceğimi veya edemeyeceğimi vurgulamama rağmen konunun “siyasilerin ruh hallerini analiz etti” tarzında ifade edilmesi temelsiz iddiadır. Yaptığım analizler olgular üzerinde genel bir değerlendirme niteliğindedir. Toplumu doğru bilgilendirme yönündedir. Yanlı sorulara bile bilimsel temeli olmayan cevaplar vermediğimi düşünüyorum. Hangi cümlemin kişiyi hasta gösterdiğini bana göstersinler özür dilemeye hazırım.
3-“Menderes kibardı da ne oldu” diyenlere:
Menderes kişisel olarak kibardı ama siyasal olarak kutuplaştırıcı idi. 27 Mayıs 1960 öncesi İsmet İnönü’ye üç hafta TBMM’ye sokmama cezası vermesi darbe yapmak isteyenlerin elini çok güçlendirmişti. Şu anda Türkiye’ de General Sisi heveslilerinin olmadığını söylemek çok saflık olur.
4-İktidar karşıtlarının psikolojik savaşına alet oluyorsunuz:
Hitler gibi otorite heveslileri iktidarı ve taraftarlarını sertleştirerek hata yaptırmaya çalışırlar ve kutuplaşmadan beslenirler. Böyle durumlarda öfke söylemi iletişim tekniği ve siyasi propaganda olarak çok yanlıştır ve kullanılmamalıdır. Bu nedenle kucaklayıcı yaklaşımlara ihtiyaç vardır. Bu bilimsel görüşümü söylemezsem kendi bilimsel namusuma uymamış olurum. Bu gerekçe ile düşüncelerimi açıklama ihtiyacı hissediyorum.
5-“Cemaat Hükümet tartışmalarında cemaat yanında yer almış gözüken psikiyatrist” iddiası:
17 Aralık 2013 operasyonu olduğunda ilk günler 98 STK ortak bir açıklama yaparak girişimleri kınamıştık. Benim başkanlığını yaptığım ASDER derneği bu STK’lar arasındadır. Defalarca bir dini liderin devlet ve siyaset talebi içinde olmaması gerektiğini yazmış bir ilkesel duruşum vardır. İyi niyetli inceleme ile duruşum anlaşılacaktır.
Sonuç olarak:
Türkiye olarak acılı ve gergin günler geçiriyoruz. İçinde bulunduğumuz bu durumda vatandaş olarak herkesin üzerine düşen bazı sorumlulukları var. Ben bir psikiyatrist olarak gözlemlerimi aktarıyorum. Biz hekimler dil, din, milliyet, cinsiyet, takım, ırk, dünya görüşü ve parti farklarının görevimizle vicdanımız arasına girmesine izin veremeyiz. Bizler bir karar verici ya da yönlendirici gibi değil bir bilim insanı olarak davranmak zorundayız. 1999 yılında Ruh Sağlığı yapımızı kurduğumuzda ve bugüne kadar binlerce hastaya şifa dağıtırken de bu etik değerlerle hareket ettik. NP Grup olarak 15 yıldır toplumun ruh sağlığı düzeyini yükseltmek, ruh sağlığıyla ilgili sorunların çözümüne katkıda bulunmak, sağlık hizmeti sunmak ve bu hizmeti sunarken çağdaş bilimin öngördüğü yöntem ve koşulları sağlamak amacıyla hareket ediyoruz.
Toplumdaki gerginliği önlemek için kuşbakışı bakabilme kabiliyetine sahip olunması gerekir. O zaman farklı görüşleri, bu görüşlerin kesişme noktasını görebilirsiniz. Parti liderleri ve toplumsal grupların önderleri toplumun rol modelleridir. Attıkları her adım takip edilir. Biz ruh sağlığını inceleyen bilim insanları olarak hem toplumu hem de liderleri gözlemler, objektif bakış açısıyla değerlendiririz. Etik sınırlardaki sorgulama ve yapıcı eleştirinin toplumları daha iyiye götüreceği gerçeği asla unutulmamalı.
Özetle bilim adamları ve hekimlerin tüm dünya insanlarının sağlığı için sorumlulukları vardır. Toplumları her zaman ileriye taşıyan bilim ve bu anlamda yapılan araştırmalardır. Biz de bu sorumluluktan hareketle gözlemlerimiz ve araştırmalarımızla bilim üreterek, gelecek nesillere toplumların davranışları alanında kaynak oluşturmaya devam edeceğiz.
Kişisel olmayan, sosyal gözlemlerin ve toplumdaki algıların üzerinden vardığımız sonuçlar üçüncü bir yoldur. “Taraf-karşı taraf” kutuplaşması yapmak isteyenler üçüncü caddeden ilerleyen bir siyaset görürlerse oyunları bozulacaktır. Bu yol ayrıştırıcı değil birleştiricidir, kutuplaştırıcı değil kucaklayıcıdır. Karar vericilere bunları söylemek bizim insani, ahlaki, vicdani ve bilimsel görevimizdir. Yoksa tarih ve kader bizden hesap sorar.
23.05.2014
Prof. Dr. Nevzat Tarhan
Okunma : 5211